Tatile çıkan birinin har vurup harman savurması dininin tatilde olduğunu gösterir. İslam, her şeyde ve hatta ibadette bile haddi aşmaya ve israfa karşı savaş ilan etmiş olduğuna göre, tatil maksadı ile israfı veya bütün vakti eğlenceyle harcamayı nasıl hoş görebilir?
Teknolojiyi, kulluk ve insanlık kalitemizin artmasına hizmet ettiremediğimiz müddetçe, teknoloji bizim aile bağlarımızı, muhabbetlerimizi ve sayılı olan nefeslerimizi çalmaya devam edecektir. Bizler evlerimizi...
Yapılan bu sinsi politikalar Müslümanların dini ilimlere karşı yavaş yavaş soğumasını beraberinde getirdi. 18. yüzyıldan sonra özellikle batının bilim anlayışı hâkim olmaya başladı İslam topraklarında. Bilimde, batı ideal olarak görüldü...
Tüm şer güçler üzerimize geliyor olabilir. Ahlaki ve dini yönden çöküntü zirvede, emperyalizm ve kapitalizm baş döndürüyor, zina kol geziyor, bankalar her köşe başında, ümmetin özü olan kadınlar sokaklarda olabilir...
“Bence” diyemeden başlayamıyoruz satırlara; her fikir ve her söylem, her zihinde yeniden inşa oluyor. Olduğu gibi kabullenmek zor geliyor modern bünyemize. Hele de transkriptimizde din bilimleri büyük çoğunluktayken.
Amacımızın ikna olduğu hissine kapılmadan tartışmadan uzak kalarak muhabbetimizi sürdürmeliyiz.Tartışmak, ikna etmek ve düzeltmek değildir. Şeytanın bizim önümüze çıkardığı tuzak çukurlardan biridir.
Evet, elhamdülillah mü’miniz. Ama imanımız da amellerimiz de ahlakımıza göre ölçülmektedir ve özellikle amellerimiz ahlakımız sayesinde değer kazanmaktadır. Ahlak ümmeti olarak gönderildiğimiz bu dünyada ahlakımızı koruyalım ki ne amellerimiz heba olsun ne de imanımız elimizden gitsin.
Cuma, mü’minlerin bayramıdır. Mü’minler için bayram ne ise Cuma da odur. Nasıl bayram günü maddî manevî mutluluk, sevinç, ziyafet doruk noktasındadır, Cumalarımızda da aynı duygular ve heyecan zirvede olmalıdır.
İmtihanın boyutu, imtihana maruz kalanların kapasitesi kadardır, Doğu Türkistan’da bu kanunun uygulama sahalarından biri.
Mü’min olmak; ilk nesil gibi dik durmayı, son kazananın kendisi olduğunu bilmeyi gerektirirdi. Nitekim dik durdular, duruyorlar da.
Her zaman beden hastalanmaz; bazen hatta çoğu zaman ruh hastalanır. Hatta çoğu zaman da ruh hastalandığı […]