Mehmet istemeyerek de olsa “Tamam baba.” dedi. Mehmet 13 yaşındaydı, bir gün 2. Mehmet arkadaşlarıyla saklambaç oynarken düşmanlar saldırıya başladı başlayacaklardı.
Vakti yok, Kuralı yok. Bir ışık saçması gibi Giriyor ince ince Zamanın akrebi Saçlarına takılan soru […]
Yüzünde hüznü var asrın, üşüyen elleri cebinde; gözleri öfkeden çok vefasızlığın gölgesine mesken; kulaklarında ötelerin sesi […]
Sen, Garip Genç
Kanma yaşıtların gibi boş hayallere
Takılma şeytanın tuzaklarına
Ufka bak!
Kursaktaki iman hele, naimlerde mükâfatlandırılacak makamın ilk durağıymış. İlk gözesi... İman kursaklı; çok başkaymış, bambaşka... Bütünüyle yürek işiymiş.
Bir dert! Bütün Ümmet’i gönlümde toplayıp uykularımı kaçırsın!
Bedenlerin tüm eylemleri kalbe düşen bir kıvılcım ile başlar. O kıvılcım da arayış sonucu kalbe düşer. Hakikati aramak, selameti, hidayeti, adaleti...
Birine olan sevgimizi nasıl gösteririz? Onun üstüne titreyerek, onun her an mutlu olmasını sağlayarak, istediklerini vererek, yanında daha çok durarak, muhabbet ederek…
En sevdiğimiz arkadaşlarımız vardı ve her gün bir yenisi eklenen. Evlerine, bahçelerine gittiğimizde elimize ya ağaçtan koparmış ya da bazen sepette duran elmadan, bazen ellerinde yaptıkları bir börek veya tatlı bir şeyi de anneleri vermeyi ihmal etmezlerdi.