‘Özel hayat’ adı altında azdırılan şehvetler, peşinden sürüklenen zevkler neticede dünya hayatını ahiretin önüne geçirmeyi getirir. Dünya hayatı ahiretin önüne geçtiğinde de kulluk kalitesi düşer. Bu düşüş bir noktadan sonra dünyaya tapınma düzeyine doğru kayar ve kul, ahiretini satıp dünyasını alır.
Bugünkü sorunumuz; İslam’ın şartları başlığa altına sıkıştırmış olduğumuz kulluğu hayat nizamı hâline getirmiyor oluşumuzdur. Dünyada her şeyin mükemmeline sahip olma arayışından kendini kurtaramayanlar olarak biz...
Acaba gerçekten de insan meçhul bir varlık mı birilerinin iddia ettiği gibi, başı ve sonu bir muamma mı? Bu dünyada yiyip içip eğlenecek, sonra da yok olup gidecek, hiç olmamış gibi olacak bir ceset parçası mı?