Aile olmak, gerçek anlamda aile olmak; her Müslüman’ın yaşaması, yaşatması gereken bir haslettir. Tüm hâllerimizde aile olmamız gerekirken bu, Ramazan’da taçlandırılmalıdır.
Mü’min insan, izi okunan insandır. Yürüdüğü yollar, onun varlığında da onun ardından da nereye gidileceğini gösterebilen izlerle doludur. Bastığı yere sağlam basar, kendisini mutlu edecek sonlara doğru yürür. Çilesinde bile lezzet bulunan yürüyüşleri yansıtır onun yürüyüşü.
Müslüman kültürünü İslami değerler belirler. Bu vesile ile anlaşılır ki kültür, geçmişe de dönük bir olgudur. Bir kolu ile geçmişi tutarken bir kolu ile geleceğe ufuk çizer. İlk insandan bu yana oluşmuş İslam Kültürü, kıyamete kadar kendisini devam ettirecek, onu taşıyan ve uygulayan insanlara sahip olacaktır.
Bugün insanların kredi kuyruklarında gezmesinin en büyük nedeni; onlara faizli bankalar kadar kardeş olamayışımızdan kaynaklanıyor. Üç beş Müslüman’ın bir araya gelerek kardeşlerine borç vermediğinden ötürü kardeşlerimizden birilerini bankaya köle olarak veriyoruz.
En büyük çöllerde, en ıssız ormanlarda, en kalabalık diyarlarda bir anda sert bir rüzgâr esmeye başladı. İşe giden de hayvanını otlatan da markete koşturan çocuk da bir anlığına gökyüzüne başını çevirip aniden değişen havaya odaklandı ama kimse düzgün bir cevap bulamıyordu ...
Her ne kadar altı yüz yıl tüm dünyaya hüküm süren, bu sebeple üstünde güneş batmayan Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarını işgal etmek kolay gözüküyor olsa da düşmana aşikâr olan bir şey vardı; bu toprakları bu kadar kolay işgal etmenin her yiğidin harcı olmadığı...
Kalp, akıl ve idrakin ana kaynağıdır. Kalp bir şeyi sevdiğinde onu arzular, onunla tatmin olur. Kur’an’ı sevdiğinde de onunla tat bulur ve onda derinleşir. Onunla kalbi huzur bulur, onunla meşgul olur. Kur’an’a göre kulluk için ‘ben Kur’an’ı seviyor muyum?’ sorusunun cevabı verilmelidir.
Kur’an muallimi odur ki talebesi karşısında ayet okurken gözlerinden yaşlar boşanır. Talebe, ders hırsıyla değil Kur’an sevdasıyla kendisini dinleyen bir hoca görür karşısında, cennete varıncaya kadar şahsına dua ettiği...
‘Özel hayat’ adı altında azdırılan şehvetler, peşinden sürüklenen zevkler neticede dünya hayatını ahiretin önüne geçirmeyi getirir. Dünya hayatı ahiretin önüne geçtiğinde de kulluk kalitesi düşer. Bu düşüş bir noktadan sonra dünyaya tapınma düzeyine doğru kayar ve kul, ahiretini satıp dünyasını alır.