Bugün RTÜK’ün denetimi dışında kalan konularda görev Müslümanlara düşmektedir. Fakat birtakım Müslümanların “bu dizideki bazı oyucular namaz kılıyor, şu dizideki genç kızlar başörtüsü takıyor” gibi bir düşünceyle farkında olmadan tuzağa düştüklerini görüyoruz.
Mü’minlerin insanlığı hidayete ulaştırma görevi hususunda günümüzde sıklıkla karşılaştığımız ve hayatımızın neredeyse merkezine oturduğunu söyleyebileceğimiz sosyal medya kavramı da bir imtihan, aynı zamanda bir imkân olarak karşımızda durmaktadır.
Kendine dert edinecek bir şeyler buldun değil mi yine? Kafanı kemiren düşüncelerden kurtulamıyorsun bir türlü. Yine binlerce endişeyi barındırıyorsun bedeninde.
Elli sene önce adına "fahşâ, münker, bağy" dediğimiz mefhumlara bugün "kültür, sanat, fikir" deniyor. Zina, fuhuş, teşhircilik, ahlaksızlık ve sapıklık bugün sanat ve kültür adı altında normalleştiriliyor ve bu süreç tamamlanmak üzere.
İnsanlar güvenen bir varlık olarak doğmasına rağmen güven duymamayı toplumsal süreçte öğrenmektedirler. Yaşadıklarımız insanların birbirine hâl diliyle
Allah ve Resûlü’nün karşısında bulunan kimselerle olan sosyal ilişkimiz selamlaşmamızdan komşuluk ilişkimize, ikramlarını kabul etmeden aile düzenine kadar en ince ayrıntısıyla belirlenmiştir.
Muhabbetlerimiz, dünya ve ahiret saadetini kazanmak için moral mi oluyor bizlere yoksa yaptığımız salih amelleri eritecek kıvamdaki günahlar mı depolatıyor bizler farkında bile olmadan?
“İnsanlığımız Müslümanlığımızdandır.”   İnsanız, Müslümanız. İnsanlığımızla orantılıdır Müslümanlığımız. İnsanlıkta düşük olan, Müslümanlıkta mükemmel olamaz. Meleklere değil […]