31
Rabb’imiz insanoğlunu fıtrat üzere yarattığını, Kur’anı Kerim’de bize bildirmiştir . Her şeyi bir denge içerisine koyup hiçbir şeyi eksik bırakmamış; dünyayı ve içindeki her metayı, belli bir düzen içerisinde ve fıtrata göre kullanmamızı istemiştir. Bizi yaratanın koyduğu her kanun, yaratılmışlar için en uygun biçimdir. Bizim en doğruyu ve güzeli yaşamamız bu kanun ve kurallar çerçevesinde mümkün olabilir. Böyle bir hayat yaşadığımızda hem dünyada hem de ahirette mutlu olabiliriz. Bu yüzden fıtrata aykırı her davranışımız, bizi yanlış bir sapağa yönlendirecektir. Fıtrata uygun olarak yaşadığımızda ise gerçek saadeti, refahı ve güveni elde etmiş oluruz. Bu sebeple insanların önce fıtratını öğrenerek kendilerini tanımaları gerekir. Ne için var olduğunu idrak etmeli ve hangi yön doğrudur bunu belirleyip bu düzlemde ilerlemelidir.

 
Allah’ın kullarına koyduğu fıtrat, kadınlarda ve erkeklerde bambaşka yapıdadır. Kadına değişik yetenekler ve kabiliyetler verirken, erkeğe daha farklı melekeler vermiştir. Kadın daha narin ve kırılgan bir fıtrata sahipken, erkek daha sert ve dayanıklı yapıda yaratılmıştır. Böyle farklı yapıya sahip mahrem olmayan iki insanın bir arada kalması, o yapının özüne aykırıdır. Bu farklılık, bir arada kaldıkları sürece hem bireysel hem toplumsal olarak yanlış sonuçlar doğuracaktır. İslam’ın, kadını koyduğu yer değişecek, bu değişim sonucunda kadın bozulunca toplum da bozulacaktır.

 
Tarihe baktığımızda, Osmanlı Dönemi’nde kapı tokmaklarının bile ayrı olduğunu görüyoruz. Kapı tokmakları dahi bu hassasiyeti yansıtıyordu. “Kapı tokmakları çift halkadan müteşekkildi. Bunlardan, aslan başı motifli ve büyük olanı kalın, çiçek motifli ve küçük olanı da ince ses çıkartırdı. Eğer eve bir erkek misafir gelmiş ise kalın sesli tokmağı tıklatır; içerdeki ev sahibi gelenin beyefendi olduğunu anlar, kapıyı evin beyi açar, bey yoksa mahremiyete uygun olarak kapı açılırdı. İnce sesli tokmağın sesi duyulmuş ise, gelenin bir hanım olduğu anlaşılır, kapıyı evin hanımı açardı.” Böyle ince hassasiyete sahip bir neslin torunları olarak, karışık ortamlar bizleri rahatsız etmez hâle geldi. Artık toplumumuzda, evde, sokakta, çarşıda, pazarda kadın-erkek beraber olmak çok normalleşti. En önemlisi de hayatımızın birçoğunu geçirdiğimiz toplu taşıma araçlarındaki yakınlaşma ve ihtilat durumu kimseyi rahatsız etmez bir hâl aldı. Mü’mine yakışmayan davranış ve hareketler dikkat çekmez duruma geldi. Bu gibi ortamlarda göstermemiz gereken refleks yerini sessizliğe bıraktı. Sadece iki asır geçmesine rağmen bize ne oldu da böyle hassas bir yaşamdan, bu denli umursamaz duruma geldik?

Elif Bilge Palaz / ElifElif “Müslüman Kadının Şahsiyeti” Kış Sayısı (2015-1436)

Elifelif İrt: (0212) 616 49 17 – 0542 482 56 76

Categories:

Comments are closed