SORU: Saygıdeğer hocam, ben 1983 imam hatip lisesi mezunuyum. Gençliğimde namazımı, orucumu kaçırmazdım. 17 yaşındaki oğlumu, lösemi hastalığından, 2011 yılının kasım ayında kaybettim. Oğlum, ilk tedavide atlatmıştı ancak, ikinciye tekrarlayınca kurtulamadı. Keşke ikinci tedaviye başlamasaydık, diye düşünceler içinde bocalarken, her insanın da sayılı bir günü var biliyorum, bu dünyada evlat acısı çekenler çok, çekmeyenler de çok. 5 yaşında kızım var şu an ancak, evimde; gözyaşı, sinir, stres ve huzursuzluk hiç eksik olmuyor. İsyankâr olduğum zamanlar, yanlış olduğunu bilsem de, dayanamıyorum… Benim bu dünyadaki günahlarımın bir neticesi midir oğlumun vefatı? Cezam mıdır? 2010 yılı başında, aracım dolandırılmıştı ve o kişilere beddua etmiştim, ardından da tövbe etmiştim. Ancak, bir ay sonra oğlum hastalandı. Oğlum kurtulamadı ve o kişiler hala, gününü gün ediyor. Bana bir yol gösteriniz. Saygılarımla.
CEVAP: Selamünaleyküm. Eğer her şey, şu izlediğimiz dünyadan ibaret ise, asıl yer gideceğimiz ahiret değilse, siz batmışsınız! Çökmüş, erimişsiniz de ağlayanınız yok!
Hayır, burada gölgelenecek kadar durup asıl gidilecek yere doğru yol alıyorsak, bütün tahminleriniz yanlıştır, kör bir hesap yapıyorsunuz. Kendinize gelin, ölenle ölmek yerine, onunla cennette buluşmaya hazır olun. Şeytana yardım etmeyin!
Comments are closed