Love-Rose-Wallpaperİnsan, kemiği olmayan dilinin bazen kölesi bazen de efendisidir. Bilhassa mü’min, her bildiğini söyleyen, yarım yamalak tecrübeleriyle kimselere söz düşürmeyen insanlardan olmamalıdır. Sustukça, dinledikçe yücelir insanın mertebesi. Bildiğini bile defalarca dinlemektir bazen erdem, “Tekrar duymamda bir hayır vardır.” dedirten bir teslimiyetle. Böylesi, az bir bilgiyle öne atılmaktan, her söze karışıp hata yapmaktan daha iyidir her zaman. Aklı çok olan kişi, öğrendiklerini pekiştirir ve ilmini sağlamlaştırır böylece. İletişimde düşünerek, sonucu hesap ederek konuşmak en önemli kuraldır. Tane tane, gerektiği kadar, özlü bir bilgiyle konuşan kimseleri hep daha çok sever ve dinlemek isteriz.

Eskilerden beri güzel söz, ne müthiş olaylara nedendir. En başında terennüm edilmiş anlamlı bir çift nükte ne hayırlı başlangıçlara vesile olmuştur. Kalpten gelen merhamete değen irfanın süsüyle taçlanmış kelimeler, hayatımızın bütün papatyalarını kırlara serpiştirmiş ve baharlara dönüştürmüştür yüreğimizi. Bir de bakmışsınız kenarları, köşeleri çiçeklerle dolan bir hayatın kapısından biz içeriye girmişizdir.

Güzel söz söylemenin bilhassa aile içindeki önemi ne kadar mühimdir. Sürekli birbirini gören, iletişimde bulunan, yardımlaşan, hayatı birlikte yaşamaya çalışan fertlerin kullandıkları dil ne kadar özenli ve dikkatli olmalıdır aslında. Eskilerin tabiriyle iyice pişirmeden sarf edilmemelidir kelimeler. Aile içerisinde zaman zaman ilişkilerin incindiği, hassasiyet kazandığı özel dönemler vardır atlatılması gereken. Özellikle bu zamanlarda dilin terazisi doğru ile yanlışı iyi tartmalıdır. Her gün yüz yüze bakan, ömrü birlikte geçecek kimseler birbirlerine verecekleri en ağır yaraları diliyle verebileceklerini bilip hususiyetle sözel hatalardan sakınmalıdırlar. En güzel etkileri sözlerimizle bıraktığımız gibi en derin yaraları da sözlerimizle açabiliriz. Atılan bir tokadın ya da alınan bir darbenin acısı ve tahribatı zamanla kolayca geçebilecekken dil ile açılan yaralar ölene kadar iyileşmeyecektir.

Sadece ağır hakaretlerle yaralamaz aile içinde insanlar birbirlerini. Yine dilleri aracılığı ile yapabilecekleri en büyük yanlışlardan birisi de aile sırlarını ifşa etmek, başkalarına anlatmaktır. Bu hususta Peygamber’imizin sözü bize ne güzel rehberdir. Ailenin bütünlüğünün korunması açısından dilin önemini, kimseye anlatılmaması gereken meseleler hakkındaki hükmü belirten sözünü hatırlamakta fayda vardır. Aile sırlarının deşifre edilmesinden doğabilecek sorunlar, yatak odası sırlarının korunması, kocanın mahrem konuları konuşmaması konulu hadisin örnekliği şöyledir: “Şüphesiz ki kıyamet günü, Allah’ın en çok ehemmiyet vereceği emanet, karı-koca arasındaki emanettir. Kadınla koca birbiriyle içli dışlı olduktan sonra, hanımının sırlarını erkeğin etrafa yayması o gün en büyük ihanettir.”[1]

Bize edebin ölçüsünü kalın çizgilerle çizerken düşmek istemeyeceğimiz durumları da anımsatmaktadır Peygamber’imizin muhterem sözleri. Yalansız, apaçık en güzel akıcılık ve durulukla inci taneleri gibi süzülen birçok sözü gibi ne kadar da tesirli ve ikna edicidir. Söz söylemenin en büyük üstadı olan Efendi’miz, aynı hassasiyeti kadınlar için de istemektedir.

Gündüz çay saatlerinde ikili kahve görüşmelerinde ima ile ya da doğrudan sırlarını birbirlerine açan, mahrem hayatlarını bir çırpıda sarf eden, israf eden hanımlar olduğunu üzülerek biliyoruz. Olanı anlatmanın en büyük ihanet olduğu konuda olmayanı bile anlatanların varlığı ahir zaman hâllerine dert yanacağımız sayıda çoktur. Muhabbet ortamlarına zift gibi sızan bu gizli saklı edebiyat düşülecek tuzakların en çirkini olmalıdır herhâlde. Bir an gülenlerin bir kahkahaya kurban ettiği hayat, aslında sizin en özel anlarınızdır. Edep dediğimiz, insanı yücelten ve şereflendiren…

Betül Şatır‘ın Yazısının Devamını Elifelif “Dil Özel Sayısı”ndan (Güz/2013-1434) Okuyabilirsiniz. Kaçırmayın!

Elifelif İrt: (0212) 616 49 17 – 0542 482 56 76


 

[1] (Müslim; Nikâh 123–124)

Comments are closed