“Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçip beğendim.”
Kitabımız Kur’an’ın bu ayetini düşündüğümüz zaman anlıyoruz ki İslam; insanlık gemisinin ilk, tek ve son güvenli limanıdır.
İslam; ona sığınanların cennetlere koşacağı, uzaklaşanların ise cehenneme yuvarlanacağı, insanı hayvanlardan aşağı mertebelerden meleklerle yarışacak insanlık seviyesine yükselten, yeryüzünde Allah’ın razı olduğu tek sistemin adıdır.
İslam; bağlılarını izzet, onur ve saygınlığa davet eden, mensuplarına diğerlerinden farklı ve özgün olmayı vaaz eden, emir ve yasaklarında da bu farkı ortaya koyan Allah’ın yegâne projesinin adıdır.
İslam; yaşadıkları zaman ve mekândan etkilenmeden, şahsiyetlerini yalnızca Allah’a ve Resûlü’ne göre ayarlayan Müslümanları bir çatı altında toplayan büyük davanın adıdır.
Bu büyük projesini insanlığın önüne koyduğu ilk günden beri Allah Teâlâ’nın bu sistemi tasdik eden kullarından beklentisi, bu büyüklüğe uygun bir hayat yaşamalarıdır. Zira İslam; inançta, düşüncede, yaşayışta ve ahlakta İslam olmayan tüm insan ve sistemlerden uzaklaşmak, sadece Allah ve Resûlü’nün boyası ile boyanmaktır.
İslam tamamıyla farktır, farklı olmaktır. İslam ile şereflenen bir Müslüman, bu andan itibaren sıradanlıktan uzaktır. Zira Müslüman, olaylara herkesin baktığı gözle bakan, herkesin gittiği yoldan giden, düşünmeksizin başkalarını taklit eden, kendisine empoze edilmeye çalışılan fikir ve düşünceleri itirazsız kabul eden biri değildir. Onun hayat prensibi “Müslüman, Müslüman olmayanlardan her konuda farklıdır.” ilkesidir.
Bu ilke, Müslüman’ı hayatında dikkat etmesi gereken şu sonuçlara götürmektedir:
1. Müslüman akidesinde yani inancında herhangi bir millete benzeyemez, onların inanç sisteminden herhangi bir maddeyi benimseyemez, onlara ait bir düşünceyi kabullenemez. Zira İslam dışındaki tüm sistemler ve inançlar batıldır, tahrif edilmiştir, insan eli değdiği için mükemmellikten ve kusursuzluktan uzaktır. İslam ise akidesi, muhtevası, özü itibarıyla tektir, eşsizdir. Çünkü Allah Teâlâ tarafından Efendimiz sallallahu aleyhi ve selleme indirilmiş ve yine bizzat O’nun tarafından her türlü tahriften korunmuştur. İslam’ın mükemmelliği, onu gönderenin KEMAL sıfatını yansıtır.
İslâm’ın diğer milletlere benzememe konusundaki katî tutumunun anlaşılması için Mekke ve Medine Dönemi’nin incelenmesi gerekir. Zira bu ilkenin geliş süreci bilindiğinde, İslam’ın neden “kendine has olma” ilkesi üzerinde ısrarla durduğu da daha rahat anlaşılacaktır.
Şöyle ki Mekke’de on üç yıl boyunca Müslümanlar Allah, Peygamber, ahiret, cennet ve cehennem gibi konularda sağlam bir inanç üzere yetiştirilmişlerdir. Yani henüz İslâmî teklifler…
Merve Erturan / ElifElif “Müslüman Kadının Şahsiyeti” Kış Sayısı (2015-1436)
Elifelif İrt: (0212) 616 49 17 – 0542 482 56 76
Comments are closed