SORU: Esselemunaleyküm hocam. Ailemle olan sıkıntılı süreci en iyi size arzedebildiğim için, yine yönlendirmenize ihtiyacım olacak. Rabbim sizden razı olsun inşallah. Perşembe günü, Saffet Bakırcı hocam Ispartada idi. “Her gün bir, ayet bir hadis belleyip akşama kadar çevrenize bunu yayın” diyordu. “Vallahi buna kabirde çok ihtiyacım var” dedi tekrar tekrar biraz nükteli bir şekilde, “sizin bu ameliniz sizden bir şey eksiltmemekle birlikte bana da katkı sağlayacak” dedi. Hocanın bu nükteli konuşmasına atıfla; tavsiyeleriniz, sohbetleriniz ve yardımlarınız ile ayakta durmaya çalışan müslüman kardeşlerimin günaha dalmama ve yanlışa düşmeme yolundaki gayretleri için, Rabbim sizlerinde ecirlerine ecir katsın. Dünyanın herhangi bir yerinde, sizin bir sözünüzle göstermiş olduğunuz farklı bir pencere ile bakışlarını güzelleştiren kardeşlerin, sizin hiç haberiniz dahi olmayan imani mücadelelerini, sizin cennete girebilme mücadelenize harc eylesin inşallah. Sayın hocam; anneme ve babama çeşitli zamanlarda aldığım hediyeler, bana ait olupta köyde duran bi kaç eşya ile oğlumun yani torunlarının fotoğraflarını dahi toplayıp dün Isparta’nın girişinde bana teslim etti babam. Annemle birlikte gelmiş, ancak annem 100 metre önce arabadan inmiş beni görmemek için. Babam eşyaları verdikten sonra “Ben seni bunun için mi sevdim, bunun için mi büyüttüm? Bir karına söz geçiremedin, bizi bırakıpta kayınvaliden ile kayınbabanı ana baba belledin” (kesinlikle böyle bir şey yok, aramızdaki mesafe 5 dk. olmasına rağmen evlerine gitmeyeli belki 1 ay oldu) gibi şeyler öncede söylüyordu, perişan bir halde yine söyledi. “Annenin buraya gelinceye kadar kaç kere kalbi tekledi, sen biliyor musun?” dedi. Bu ve benzeri şeyleri söyledi söyledi çekti gitti. Annemi uzaktan gördüm, babam yanımdan ayrıldıktan sonra oda yolun karşısına geçti, arabaya bindi, gitti. Sayın hocam, aklımın almadığ,ı nefsimi teskin edemediğim o kadar çok şey var ki, hayatın geriye doğru her geçmiş döneminde, şu andakinden daha az ahlaklı idik ama ana baba bizim için hep önemliydi. Eşimin bayramda yüksek sesle çıkışarak, söz söyelemesi her şeyi bitirdi onların gözünde ve ben onlar için zalimden daha zalim, en azılı düşmandan daha bir düşman konumuna geldim. Evet kabul ediyoruz, eşim yanlış yaptı o hareketi ile ancak öyle bir patlama olmasa idi başka bir patlama olcaktı. Her gün ateşle baruttu! Aralarına kıl kadar bir ayraç koyarak elde gezdirmek ne kadar güvenli olur ki. Bilmiyorum hocam, Kuran bir yaşam kitabı ama iki kapağı arasıyla bir bütün olarak, bir yaşam kitabı olarak, içinden sadece bazı ayetlerini çekip alıp sonra rafa kaldırıp atmadan tanıyabilseydim, yaşayabilseydim tüm bunlar olmazdı belki, belki olurduda daha güzel bir şekilde savuşturabilirdim belkide. Bilmiyorum, bilemiyorum hocam. Her şeye rağmen Rabbimin rahmetine iltica ediyorum. O Rabbim ki mümin suresinin ilk ayetlerinde: “Bu kitabın indirilmesi, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen, günahı bağışlayan, tövbeyi kabul eden, azabı ağır olan, lütuf sahibi Allah tarafındandır. Ondan başka ilah yoktur. Dönüş ancak Onadır.” Günahı bağışlayan tövbeyi kabul eden azabı ağır olan ama aynı zamanda lütüf sahibide olan Bir Rab. Hocam değerli vakitlerinizi aldığım için hakkınızı helal ediniz. Başka gidecek yerim yok. Kuranımız var ama onuda hakkıyla anlayacak kadar yol katedemedik henüz. Hocam, acıda olsa teskin edici, imanıma kuvvet katacak açıklamalarınızı bekliyorum. Her gün, anneme bir kriz gelipte kendisine kavuşamadan bu dünyadan gidecek, diye bir sızıyla sabahlayıp akşama eriyorum.
CEVAP: Selamünaleyküm.
Ortada bir cinnet geçirme hâli görülüyor. Sabredin. Hiçbir şey yokmuş gibi iltifata devam edin. Sabredin. Eşinizi olaydan uzak tutun. Sabredin. Teselli için Kur’an okuyun, yürüyüş yapın. Sabredin. Bir yenilik olarak akraba sayılacak iki üç kişi ile enine boyuna meseleyi konuşun, onlardan akıl almaya çalışın. Sabredin. Evden kovsalar, sopa ile dövseler de siz karşılık vermeyin. Sabredin.
Bu durumda inşaallah vebal altında değilsiniz. Çünkü ortada bir cinnet durumu vardır. Sabredin. Sabredin…
Categories:
Tags:
Comments are closed