Soru: Selamünaleyküm hocam. Son günlerde çevremizdeki gençlerden çok farklı söylemler alıyoruz. Örneğin, hadislerin hadis olduğunu nereden bilelim, Taberani gibi dediğiniz şahıslara nasıl güvenelim? Kur’an’da her şey var, hadise ne gerek var? Ben dinimi araştırıyorum, belki Hristiyanlık doğru dindir? Bu imsak vakti nerede yazıyor, yanlış zamanda oruca niyet ediyorsunuz. Kur’an’da siyah ile beyaz ayırt edildiğinde diyor, siz karanlıkta niyet ediyorsunuz gibi… Lütfen bize yardım edin. Gençlerimize nasıl faydalı oluruz? Tavsiye edeceğiniz bir metot yok mu? Niye böyle düşünüyorlar?
Mektup: Selamünaleyküm.
Siz bu meseleyi ‘gençler neden düşünüyor böyle?’ başlığı ile ele aldığınızda bir sonuca ulaşamazsınız. Daha doğrusu, siz de içinde kaybolup gidersiniz.
Bu meseleyi, ‘bugünün imtihanı’ anlayışı ile ele alın. Allah Teâlâ, Mü’min olduğunu söyleyen kullarını yüreklerinden imtihan etmektedir. Bu zamanın imtihanı budur. Dikkat ederseniz bir yandan İslam adına görkemli binalar yapılıyor, büyük büyük sözler ediliyor, devlet Müslüman devlet görüntüsü veriyor, diğer taraftan da din içinden kemiriliyor. Her köşeye bir İHL/İlahiyat açılıyor ama oralarda da din ne hale geliyor. Mü’minler olarak biz hayata, hayatın açısına uygun bir bakış açısı ile bakmalıyız. Bu bir savaştır. Bu savaş da herkesin kendi evinden, faaliyet alanından vurulduğu bir görüntü vermektedir.
Yapacağımız iş şudur:
– Bu imtihan çeşidine kendimizi ayarlayacağız. Siyonizm veya filan güç derken eriyip gitmeyeceğiz. Bütüncül ve kapsamlı bir bakış bunun için şarttır.
– ‘İmanımızı ve ibadetlerimizi elimizden gitmez’ elde keklik değerler olarak görmeyeceğiz. Bu nedenle de kimse ile imanımızı tartışmayacağız. Tartışmaya yelteneni riskli listesine alacağız. Bu bir salgın hastalıktır. Kendimizi korumak zorundayız.
– Üç kişi de olsak kendimizi dinin son kalesi gibi göreceğiz, beraberliğimizi koruyacağız ve fitneden korunacağız. Başta ailemiz olmak üzere içinde bulunduğumuz her ortam, korumak zorunda olduğumuz bir değer olarak görülmelidir.
– Namaz, Kur’an tilaveti, zikir gibi ruhi kimliğimizi ayakta tutacak ibadetlerin nafilelerini önemseyeceğiz. İbadetlerden uzak kaldıkça fitne ortamına yaklaşmış olacağımızı bilmeliyiz.
– Dinimiz bizimdir. Küfür cephesinden dinimize zerre kadar bir hayır gelmeyeceğini bilmek zorundayız. Bunu iyi tefekkür etmeliyiz.
– İman kardeşliğimizi korumayı imanımızı korumanın bir gereği olarak bilip canlı tutacağız.
– Çok dua etmeliyiz. Zira Allah’ın korumadığı kim ise o, bu dönemde yıkılacaktır.
Selamünaleyküm.
Kaynak: Fetva Meclisi
Comments are closed