Soru: Selamunaleyküm hocam. 6,5 yaşında bir oğlum var. Onu namaza alıştırmaya çalışıyorum ama her seferinde bir karşılık istiyor. Son defasında, 40 gün abdest al, sana sevdiğin bir şey alacağım dedim, yaptı. Bu yöntem doğru mudur? Oğlumu Allah’ın istediği şekilde nasıl yetiştirebilirim, metodu nedir?
Mektup: Aleykumselam. Allah Teâlâ size yardım etsin. Çocuk yetiştirmek en büyük cihadımızdır. Çocuğun iman ehli olması da yetiştirmedeki gayemizdir. Namaz ise çocuğu ne kadar iman ehli olarak yetiştirdiğimizin göstergelerinden biridir. Namazı sadece ibadet olan bir namaz olarak göremeyiz. O hem namaz hem bizim başarı grafiğimizdir. Bu nedenle namazı daha geniş bir pencereden izlemeye gayret ediniz. Burada bilmemiz gereken bir hakikat vardır. O hakikat şudur: Biz namazı, dikkat ederseniz namazdan daha büyük bir iş olarak görüyoruz, görmemiz gerektiğini söylüyoruz. Namazı ibadet olmanın ilerisine taşıyıp, onu iman davamızın grafiği olarak görüyoruz dedik. Kendimiz için de çocuklarımız için de. Hatta yaşadığımız toplumun da genel grafiği namaz üzerinden izlenebilir. Diyebiliriz ki: ‘Ne kadar namazımız varsa, namazımızda ne kadar iyi isek o kadar da iman davamız vardır!’ bunu ilan etmemizde hiçbir sakınca olmasa gerek. Ancak, bizi izlemekle yetkilendirilmiş olan İblis de namazı bu pencereden seyretmektedir. İblis leîn, hiçbir zaman namaz kılan bir mü’mine bakıp da: ‘Bu adam ne yapıyor acaba?’ diyen bir turist gibi tepki vermez. O namazı, belki de bizden de iyi bilmektedir. Biz, namaz hakkında değerlendirme yaparken, gerek kendimiz ve gerekse çocuklarımız üzerinden namaz hesapları yaparken İblis’in bu yönünü unutmayalım. Biz bir çocuğa namaz için her gün vakit ayırsak bile bu ayırmamız bilemedin beş saat olur, on saat olur. İblis ise günün tamamını çocuğu namazdan soğutmak için ayırabilir. Onun vakti de çoktur, alanı da geniştir. Biz ise kaşıkla doldurmaktayız. Kaşıkla doldurduğumuzun kova ile boşaltıldığını düşünebiliyor musunuz? Kaşık ve kova! İşte namaz mücadelemiz böyle bir şeydir. Keşke bunu bu şekilde idrak edebilsek de, bir çocuğun namazının ne demek olduğunu anlayabilsek!
Aziz Kardeşim,
Dara düşen mü’min kardeşlerimize yardım kampanyası açılmaya görsün; siz de müşahede ediyorsunuz, mü’minler olarak ne kadar büyük bir alaka gösteriyoruz. Rabbimize hamd ederiz bu ameli bize ihsan ettiği için. Ne var ki, filan yerde deprem görmüş, sele kapılmış bir aileye yardımda bu derece hassas olan mü’minlerin, namazı kaybolmak üzere olan gençlerin bulunduğu bir eve yardım kampanyasına ne diyeceklerini kestirmek hiç de güç olmayacaktır. Belki de en makul mazeret, herkesin aynı dertle muzdarip olduğu mazeretidir. Ne olursa olsun özrümüz, birbirimizi, ailelerimizi çocuklarımızın namazı ve imanı konusunda yalnız bırakmayı örtülebilir bir hata olarak göremeyiz. Mü’min cemaat olmak bu değildir. Mahallemizde bulunan caminin de asıl işlevi Cuma namazlarına çatı vazifesi yapmak olmamalıdır. Ailelerin tek başına namaz eğitimi vermekte zorlanacakları şüphe edilmeyecek kadar açıktır. Namazın abdest şartını, kıbleye yönelme şartını öğrenmek için sadece birkaç dakika yeterlidir ama bir çocuğun namaza ısındırılması için yıllar gerekmektedir. İki iş arasındaki ağır farkı artık takdir etmeliyiz. Zaman çok kötü bir şekilde aleyhimize işlemektedir.
Aziz Kardeşim,
Bir çocuğun en normal şartlarda namaza ısındırılması ve namaz ehli yapılması on yıldan fazla bir zaman alır. Altı yaşında başlamanız güzel ama acele etmeyin. Kılsa bile siz işi bitmiş kabul etmeyin. En az yirmi yaşına kadar sabredeceksiniz. Bıktırmadan, itmeden ve usandırmadan namazı sevdireceksiniz. Bazen görmeyecek bazen da duymayacaksınız. Bir siz bir annesi öne çıkacak. Bazen de dayılarından, komşulardan yardımlar alın. Sürekli hediye ile çocuğun bir hususta eğitilmesi doğru değildir. Hediyenin sonu gelir ve namazın anlamı kalmayabilir. Ara sıra ve pazarlık etmeden hediye verin. Kesinlikle bilesiniz ki, sabır yegâne silahınızdır. Onu asla kaybetmeyin. Kitabımız Kur’an’ımızın Nuh aleyhisselamı bize sık sık örnek göstermesini sakın unutmayın! Sakın, yoksa bunalırsınız; yolunuz çabuk biter. Bugünden itibaren dokuz yüz elli yıl beklemeye hazır olun. Siz de hanımınız da, ancak başarılı olabilirsiniz. Sizi bekleyecek en büyük iki tehlike, hanımınız ile bu hususta özellikle ve eğitimde genel olarak çocuğun hissedeceği şekilde farklı görüşlere sahip olmanızdır. O zaman erirsiniz. İkinci olarak da moralsiz kalmayacaksınız. Susuz ve havasız kalın ama sakın moralsiz kalmayın. Bizim Allah’ın yardımına olan umudumuz, onun sevabına olan bakışımız burnumuzdan giren havadan daha gereklidir bizim için. Bunu asla unutmayasınız. Sizi, moralsiz bırakacak olan yer, her neresi olursa olsun oradan uzak durun. Sizi çocuklarınız hususunda emelsiz bırakan kim olursa olsun onu yok sayın. Tek kaldığınızı zannetmeyin. Bir tek başınıza kalsanız bile Rabb’iniz sizinledir ya; O yeter size. Böyle düşünün. Düşüncelerinize itimadı abartmayın. Muhakkak istişareler edin. ‘Şu yaşta şu hatayı nasıl düzelteyim?’ diye sorun, çekinmeyin, üşenmeyin. Çok dua edin. Camiîde, namazda, secdede dualar edin. Yolda yürürken dua edin. Çocuklarınızla piknik yaparken, onlarla oynarken dualar edin. ‘Rabb’im! Neslimi mü’min nesil kıl. Beni de onlara imam kıl. Rabbim, ocağımdan namazı söndürme. Seccadeleri ile yaşasın çocuklarım.’ deyin. Allah yardımcınız olsun.
Selamünaleyküm.
Kaynak: Fetva Meclisi
Comments are closed