SORU: Hayırlı günler, geç de olsa Nureddin Hocamla tanışma fırsatım oldu. Kitabındaki üslubu, anlaşılırlığı, anlatım tarzı açısından da kendisine şükranlarımı sunarak başlamak istiyorum. Ben 11 yıllık evli bir bayanım. Allah bağışlarsa 7 yaşında da bir evladımız var. Yalnız son bir kaç senedir evliliğimiz çok da rayında gitmiyor. Ben eşimle problemlerimiz olduğunu düşünüyorum, eşime sorsanız hiçbir problemimiz yok ben abartıyorum. Aslında şu an öyle bir noktadayız ki eşimin ne kadar zor bir insan olduğunu artık ailem yakın çevrem ve arkadaşlarım da anlıyor. Hatta öyle ki arkadaşlarım eşimin bana karşı olan tutumundan ötürü, bir olaya sebebiyet vermemek adına benimle görüşmeyi kesiyorlar. Yalnız ben bu konuda bir adım atmakta kararsızım. Beni bu noktada durduran Peygamber Efendimizin tevafuken rastladığım bir hadisi şerifi oldu: ” ortada geçerli bir sebep yokken kocasından ayrılan kadına cennet kokusu haramdır” manasında bir hadisti. Ve ben bunun üzerine çok düşünmeye başladım. Acaba benim yaşadıklarım • ayrılmak için geçerli bir sebep miydi? Annemle ilk ve son kez bu konuyu paylaştığımda yaklaşımı belliydi zaten. Eşim beni dövmüyor, aldatmıyor, kumar oynamıyor, namazında niyazında, eve ekmek getiriyor. Bunun dışındakiler imtihan. Elbette rabbimden gelene amenna. Ama geçerli sebep illa fiziki zarar görmek midir? Ruhi yaraların önemi yok mudur? Eşim şu anda her gecesini arkadaşlarıyla beraber kahvehanede geçiren bir bey. Çocuğumuz ateşlendiğinde bile bizi yalnız bırakıp gider. Öyle ki kaç defa kendi babası karşısına alıp konuştuğu halde gelip bana kızmıştır. Sen mi babama söylüyorsun diye. Yani büyüklerinden alacağı nasihatleri de kulak arkası eder. Bunun yanında benim artık en çok nefret ettiğim yönü dili. Çok ağır, çok sert bir dili var. Kimin yanı olursa olsun her türlü hakareti aşağılanmayı hatta çok üzülerek belirtmeliyim pazar yerinin ortasında bağırarak küfür sarf edebiliyor. Ben mi abartıyorum diyorum bazen, ama artık öyle ki bu vurdumduymaz tavırları işine de yansıyor. Müşteriler hep şikayet ediyor, babası da düzeltmek istiyor ama artık kemikleşmiş bazı dürtülerini engelleyemiyor sanırım. Artık eşimle memleketimize de gitmek istemiyorum. Orda da insan içine çıkacak yüzüm kalmadı. İnsanlarla doğru bir konuşması yok. İnsanlar arkamdan bana acıyorlarmış. Bunları duymak, hissetmek gerçekten çok yaralayıcı benim için. Bir kaç sene de ağır ilaçlarla tedavi görmeme rağmen bir türlü huzuru yakalayamıyorum. Beni ve anne-babamı en çok üzen nokta da; çocuğumuz arada kalıyor. Çoğu kez kavgalarımıza şahit oluyor. Ben çok sabredip, çok susup birden patlıyorum. Evet, biliyorum ben de hatalıyım. Ama artık insan 10 seneden sonra bazen dayanamıyor. Lafı uzattığımın farkındayım hakkınızı helal ediniz. Fakat biraz aile yapımızı anlayabilmenizi istedim. Şimdi; bu hususlarda geçerli sebep nedir? İlla fiziksel bir zarar mı görmeyi beklemeliyim. Ona da birkaç kez yeltendi eşim. Ama eli havaya kalktığı an; giderim, dönmem dedim. Ve biliyor yaparım. İlla bu aşamaya mı gelmeliyiz. İlla onun boşamasını mı beklemeliyim. Tabi ki sabır çok güzel ama biz de aciz kullarız bazen çok zor olabiliyor sabretmek. Çoğu zaman da; buna sabretmeyip ayrılırsam, rabbim ya beni evladımla sınarsa diye düşüncelere dalıyorum. Sizden naçizane beklentim; öneri ve tavsiyelerinizdir. Allah’ın selameti üzerinize olsun..
CEVAP: Selamünaleyküm. Yasemin hanım, Allah size sabırlar versin. Elbette acıyı çeken sizsiniz; kimse sizin gibi meseleyi takdir edemez. Buna rağmen size tavsiyelerimiz olacak: 1- Bir kere, davalı taraf olarak eşinizin de kendini savunmadığı bir mecliste sizin haklı olmanız yeterli olmaz. Muhakkak eşinizin de katıldığı bir ortamda meseleyi konuşmalısınız ki sizinle ilgili kararda kalpler rahat etsin. 2- Bir kadının haklı olması için dayak yemesi gerekmiyor. Dayaktan çok ağır zulümler de vardır. Sizin o hadisten ötürü çekinmeniz imanınızdan kaynaklanıyor. Aman o imanı muhafaza etmeye çalışın. Ama çektiğiniz sıkıntı sözlü bir sıkıntı olsa bile siz ezilmeden ötürü boşanmayı talep edebilirsiniz. Yalnız buna, onun da anne babası gibi bir yakınının bulunduğu bir heyet karar verirse siz rahat edebilirsiniz. Yani mesele sizin bireysel kararınız iken endişeleriniz bitmeyebilir. 3- Siz eşinizi ve onu tanıyan büyüklerini tartışma ve meseleyi çözme ortamına zorlayın. Yapabileceğiniz budur. Allah sabırlar versin.
Comments are closed