Rabbimiz, hangimizin daha güzel davranacağını görmek için imtihanlar yaratmıştır. Bu imtihanların en çetinine de “İman ettik.” diyenleri tabi tutmuştur. Kur’an’ımız da “İman ettik.” dedikten sonra terk edilmeyeceğimizi beyan etmiştir.

 
Rabbimiz; karşılaşacağımız imtihanları ve takınmamızı istediği tavrı, Kur’an’ımız da en güzel örneklerle açıklamıştır.

 
O; bizlere Âdem aleyhisselamı örnek vermiş; hatalarımıza karşı Âdem olmamızı istemiştir. O; kulu için babasına ve kavmine karşı İbrahim aleyhisselamı örnek vermiş; yeryüzünde tek kalsak bile bizden İbrahimi bir kulluk beklemiştir. O, bizlere Firavun’a ve amellerine karşı duran Âsiye’yi örnek vermiş; bizden de Âsiyece bir duruş beklemiştir. O, bizlere hastalıklarla mücadele eden Eyyüb’ü; kavmiyle, eşiyle oğluyla mücadele eden Nuh’u, mel’un İsrailogulları ile mücadele eden Musa’yı ve daha nicelerini örnek vererek yolumuzda bizi neler beklediğini açıklamış ve kullanacağımız metotları bize öğretmiştir.

 
Yine O; bize Muhammed aleyhisselamı peygamber olarak göndermiş, O’nun sahsında bize yol azığı olacak onlarca ders vermiştir. O aleyhisselam da ashabı üzerinden bize azıklar vermiştir. Kendisine çektiği işkenceler nedeniyle dua talep etmek için gelen Habbab ibni Eret radıyallahu anhuya öncekilerin çektiklerini anlatmış, böylelikle ona ve ashabını bu meşakkatli yola hazırlamıştır.

 
Rabbimiz de Peygamberimiz aleyhisselam da mü’minler imtihanlardan daraldıkları zaman onlara bekledikleri tarzda ne bir cevap vermiş ne de bir vaatte bulunmuşlardır.

 
Rabbimiz kullarına, Resûlullah aleyhisselam da Ümmeti’ne kendilerinin bu yolda ilerlemelerini sağlayacak, onları yolda bırakmayacak azıkları vermiştir. İşte hâl böyleyken biz ne bekliyoruz? Meşakkatsiz, sıkıntısız bir kulluk mu? Yoksa güllük gülistanlık evlilikler, sorunsuz evlatlar mı? O hâlde bekleyeduralım. Bu beklentiler bizi cennete zor ulaştırır. İbrahimlerin, Âsiyelerin, Nuhların tek beklentisi; Rabbleri’nin rızasıydı. Onlar, boş beklenilenden sıyrılıp gerçek beklentilerine kavuştular. Onlar bu beklentilerin yola azıksız çıkmak olduğunu bildiler, azıkları beklentisizlikleri oldu.

 
Elbette “Herkes onlar gibi zorlu bir kulluk sınavı verecek, herkes mutsuz bir evlilik yaşayacak, herkesin önünde aşması gereken koca dağlar olacak!” demiyorum. Ben, gözlerimizde bin bir mutlulukla tüllendirdiğimiz evliklerimiz olsa bile Lut’un evliliğine hazır olalım, yeryüzündeki en iyi çocuklar bizim olsa bile Nuh’un çocuklarına hazır olalım, diyorum. Bir evladını kaybettiysen ikincisine de hazırlan, diyorum. Davan için evden atıldıysan şehrinden, ülkenden atılmaya da hazır ol, diyorum. Ben Rabbim’in dediğini diyorum, “Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelen sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız…”

 

ElifElif Dergisi – Sizden Gelenler / Esra Karabaş

Categories:

Comments are closed