Mısırlı âlim Ragıb el-İsfehanî’ye göre; bilinenden ilme varma kuvvetine fikir, bu kuvvetin faaliyetine de tefekkür deniyor.
Gazali rahmetullahi aleyh; tefekkürün meyvesinin ilimler, hâller ve ameller olduğunu ifade eder ve ilmin tefekkürün özel meyvesi...
Bir başka yönden bakacak olursak hürriyet, İslam'daki kulluk anlayışıdır. Batı hürriyet ile hüküm koyma yetkisini insana verirken İslam bu hakkı yalnızca Allah'a vermiştir. Şöyle ki İslam hukukunda bazı hükümler için kişide hürlük aranır...
Bizden sonraki nesillere korkarım ayıplarımız ve günahlarımızdan başka bir şey bırakamayacağız.
Kalbimizin en kuytu yerlerinde hâlâ canlılığını muhafaza eden, çağın kirinden nasiplenmemiş bir köşe varsa eğer...
Selamlaşmayı bir kez daha denesek mi dersiniz?
Bilinmeli ki; takva cennet yoludur ve cennet yolu zorluklarla çevrilidir. Nefsimize zor gelen şeylerle yaptığımız mücadele bizi takvaya götürecektir.Allah eri ne derece takva sahibi ise o derecede Allah’a istiğfarda bulunur...
Sebepsiz, anlamsız yere çocukların oyuncak kavgası yapması kadar komik gerekçelerle en yakınlarımızla dahi oturup konuşabilme becerimizi kaybetme noktasına geldik diyebiliriz. Kendimizi kameraya alsak izleme rekorları kıracak tiyatroların başrol oyuncuları olabiliriz.
Zira tartışma ve münakaşa, Müslüman’ın iletişimdeki etkinliğini de azaltır. Bir Müslüman için en önemli unsurlardan biri olan iletişimin kör noktadan yol alması ise Ümmeti Muhammed’in amacına ters bir hareket olur...
Oysa çok değil bundan birkaç asır öncesine kadar evlerinin kapılarını kilitlemeyen, kendisine güvendiği kadar Müslüman kardeşine de güvenen, kardeşinin sözünü senet kabul eden, düşman safına asla bir kardeşini koymayan, kazanacağı hiçbir menfaati din kardeşinden daha değerli görmeyen nesillerin torunları değil miyiz biz?
Kurban, ahde vefadır. Rabbe verilen söze, mü’minlerden seçilmiş erler olarak sadık olmak, sadakat göstermektir. Merkezine Allah’ın rızasının oturtulduğu bir dünyada savrulmadan, dimdik durmaktır. İmam Gazalî bize ahde vefayı, altı başlıkta özetliyor: