“O hâlde beni anın, ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük etmeyin.” buyuruyor Rabbimiz.
Biliyorum Rabbim varsın, başımı nereye çevirsem varlığının bir delili duruyor karşımda. Bütün kâinat Sen’in varlığının şahidi ve en güzel eseri. Bir kuşun cıvıltısında, bir yaprağın kımıldayışında, mevsimlerin değişmesinde, ayın parlaklığında… Baktığımız her yerde Sen varsın Rabbim. Gökyüzüne bakıyorum; dağlara, uçuşan kuşlara… Sen’in azametine bir kez daha şahit oluyorum ve kendi acizliğimin farkına varıyorum bir kez daha. Sonra dilime bir zikir düşüyor ‘Subhanallah’ diyorum, Sen her şeyden münezzehsin. Her işi hikmetli olan Hakîm’sin, bildiğimiz bilmediğimiz tüm âlemlerin yaratıcısı olan Hâlık’sın.
Zikir kalplerimizin şifası, Müslümanlığımızın nişanesi, dilimizde de kalbimizde de olmazsa olmazımız. Peki, nedir zikir? Her namaz sonrası tespih çekerken söylediklerimiz de zikirdir ve yapılması Efendimiz aleyhisselam tarafından tavsiye edilmiştir. Bu yüzden biz de Sevgili’nin yolundan yürümeye devam etmeliyiz.
Değinmek istediğim ise; öğrenene kadar hiç farkında olmadığım bir zikir var ki Müslüman’ın hayatında, kalbinde, aklının bir köşesinde hep durması gerekir. En büyük zikir bir haramla, bir şüpheli şeyle karşı karşıya geldiğimiz zaman, hemen Rabbimiz’i hatırlayıp o münker işten yüz çevirmemizdir.
Günlük hayatımızda defalarca haram ve şüpheli şeylerle karşılaşıyoruz. Böyle durumlarda hemen zikre sarılıp Rabbimiz’in murakabesinde olduğumuzu hatırlarsak inşallah en güzel işlerden birini yapmış oluruz.
Zahiren bunda iki güzellik var aslında; hem o münker işe meyletmeyerek günaha girmemiş oluyoruz hem de o zor zamanda yani kalplerimizin kayması muhtemel durumlarda Allah’ı hatırlayarak Rabbimiz’e verdiğimiz kulluk sözümüze sımsıkı sahip çıkıyoruz.
Hem biz biliyoruz ki: “Allah sakınanları sever.”
ElifElif Dergisi – Sizden Gelenler / Meryem Karahan
Comments are closed