“وَلَقَدْ اَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكُمْ اٰيَاتٍ مُبَيِّنَاتٍ وَمَثَلاً مِنَ الَّذ۪ينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّق۪ينَ۟”
“Andolsun, biz size açıklayıcı ayetler, sizden önce gelip geçenlerden bir misal ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir öğüt indirdik.”
Bizler Âdem’in çocukları; üzerinde hayat sürdüğümüz bu dünyaya biz daha adım atmadan önce Rabbimiz tarafından açıkça belirlenmiş bir amaç için gönderildik.
“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”
Peki, bu “kulluk” denen mefhum “Nedir?” ya da diğer bir ifade ile “Ne değildir?”
1. Ebedi ahiret hayatına ulaştıracak köprü rolündedir.
2. Romanların, filmlerin, hayallerin “cennetleştirdiği!” yer değildir.
“O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir; çok bağışlayandır.”
İnsanlık var olduğundan beri zihinleri meşgul eden, “var olmanın dayanılmaz hafifliği” ile peyda olan soruların cevaplarına ulaşmak aslında –iman etmişlerin nezdinde– Sokrat’ın, Platon’un, Aristoteles’in veya Kant’ın tahayyül ettiği kadar da zor olmasa gerek. İman etmiş, Rabbi’ne teslim olmuş yürekler ve zihinler için can alıcı tüm soruların cevapları da yol haritaları da bizi yaratanın lütfu ile apaçık önümüzde durmaktadır.
“Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kur’an) düzüp uydurulacak bir söz değildir ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, her şeyin ‘çeşitli biçimlerde açıklaması’ ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir.”
Rabbimiz bizden beklediği kulluk vazifesinin, içimizden olan peygamberlerle nasıl olması gerektiğini göstermiş ve onları vasıta kılarak bizi Rabbani hayat standartlarına çağırmıştır. Böylece insanların, peygamberleri dinlerinde ve kişiliklerinde taklit etmede mazeret üretme hakları olmamıştır. Peygamberlerin hepsi bütün insanlığa kıyamete kadar örnektir. İnsanlar onlara bakarak Hakkı ve hakikati bulabileceklerdir. Örnektirler, önderdirler. Bu noktada başta sorduğumuz soru için cevap açık ve net; bu hayatın sırları Kur’an-ı Kerim’de bize ibret almamız için anlatılan yirmi beş peygamberin hayatında saklı.
Peki, ebedi mutluluğa giden yolda Rabbimiz tarafından bize örnek olarak gösterilmiş ayak izleri nelerdir? Kul olmak yolunda yürürken hayatımıza yerleştirmemiz gereken sloganlar, başarılı bir şekilde tecrübe edilmiş Müslümanca yaşamanın kilit noktaları nedir? Gelin şimdi biraz daha yakından bakalım:
1. Âdem Aleyhisselam – Tüm Âdemoğulları dünyaya imtihan için gönderilmiştir.
• Peygamber dahi olsa her insan ilk önce kendi yakınlarından imtihan olacaktır.
• İnsanın, şeytanın hilelerine karşı uyanık ve dikkatli ol¬ması gerekmektedir. Çünkü şeytanın bize düşmanlığı Âdem aleyhisselam’ın yaratılışından itibaren kıyamete kadar devam etmektedir.
2. Nuh Aleyhisselam –Sabırla, istikrarını koruyarak göreve sadakatin somut bir örneğini oluşturmuştur.
• 950 yıl boyunca niyet adamlığı yapmış sonuç hanesiyle oyalanıp da vakit kaybetmemiştir.
• Nuh aleyhisselam güçlüyü güçsüze tercih etmemiş, insanları dış görünüşleri ve maddi imkânlarına göre değil, yüreklerindeki sevdalarına göre değerlendirmiştir.
3. Salih Aleyhisselam –Davette ısrarın sembolüdür.
• Salih aleyhisselam peygamberliği boyunca kavmini tatlı dille Hakk’a çağırmıştır. Ona yalancı, büyülenmiş gibi ithamlarda bulundukları hâlde onları yine de tatlı dille imana davete ve nasihatlerine devam etmiştir.
• Salih aleyhisselam ve ona inananlar, aşağılanmalarına ve eziyet görmelerine rağmen Allah’ın yolunda gitmeye devam etmişlerdir.
4. İbrahim Aleyhisselam –Tefekkürün, tevhidin ve teslimiyetin sembolüdür.
• Allah’ı bulmak isteyen için en güzel örnek, İbrahim aleyhisselamdır. Çünkü hakikati görmek isteyenin başını kaldırıp gökyüzüne bakması yeterlidir.
• Sorgulamanın ölçüsünü göstermiştir.
• Ateşe atılırken “حَسْبُنَا اللّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ” “Bana Allah’ım yetişir. O ne güzel vekildir, yardımcıdır.” demiş ve Rabbi’ne sığınmıştır.
5. İsmail Aleyhisselam –Teslimiyetin ve sabrın sembolüdür;
• Babası İbrahim aleyhisselam Allah’ın emriyle onu kurban etmek istediğinde hiç şüphe etmeden “Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun.” dedi.
6. Yakub Aleyhisselam –Sabır ve tevekkülün sembolüdür
• En sevgili oğlu Yusuf aleyhisselamı kaybetmesine rağmen hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmamış, aksine Rabbi’ne sığınmıştır.
• Sevgili oğlu Yusuf aleyhisselamın kaybolduğunu öğrendiğinde “Ah vah!” etmeden “Benim yapacağım güzel bir sabırdan ibarettir.” diyerek en zor zamanda mü’mine düşen şeyin en olduğunu göstermiştir.
7. Yusuf Aleyhisselam –İffetin sembolüdür ve Allah’a davette bütün fırsatları kullanmıştır.
• Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğini “Ben Allah’tan korkarım.” diyerek reddetmiştir.
• Yusuf aleyhisselam, girdiği zindanda arkadaşlarının gördüğü rüyaların tabirini yaparken bunu Hakk’a davet için bir fırsat olarak değerlendirmiş; bu yolda hiçbir fırsatı kaçırmamıştır.
8. Eyyub Aleyhisselam –Bir sabır timsali idi.
• Eyyub aleyhisselamın dillere destan olan bir sabrı vardı. Malını, evlatlarını, saygınlığını, dostlarını ve sağlığını kaybettiği hâlde Allah’a hâlini arz etmekten bile hayâ etmiş, nice seneler bu hâli devam etmiştir.
• Rivayetlerde 18 sene süren hastalığı sırasında “Ben hastayım, beni iyi edin.” bile dememiştir.
9. Musa Aleyhisselam –Dua ile Rabbi’ne yaklaşmıştır.
• “Rabbim! Beni zalimler güruhundan kurtar” dedi.
• Musa: “Rabbim! Doğrusu kendimi ziyana uğrattım. Beni bağışla!” dedi.
• “Ey Rabbim! Benim göğsüme genişlik ver, İşimi ko¬laylaştır, dilimden düğümü çöz ki, sözümü iyi anlasınlar.”
• Kardeşiyle birlikte “İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak etme Allah’ım.” diye dua etmiştir.
10. Dâvud Aleyhisselam –Namaz, oruç ve gece ibadetlerinin en güzelini yapmıştır.
• Bir peygamber ve hükümdar olmasına rağmen herkesten çok ibadet etmiştir. Gecenin yarısını ibadetle geçirir ve namaz kılardı.
• Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin “en faziletli oruç” olarak zikrettiği ve ashabına tavsiye ettiği oruç, onun orucudur. Dâvud aleyhisselam bir gün oruç tutup bir gün iftar etmiştir.
11. Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem –Sevginin, yüce ahlakın, doğruluk ve dürüstlüğün, merhametin, tevazu ve hayânın en büyük simgesidir.
• Peygamberimiz kendisine yapılan iyiliği hiç unutmaz, iyilik yapanları daima hayırla anardı.
• Resûlullah aleyhisselam, oğlu İbrahim’i önünde can çekişirken gördüğünde gözleri yaşarmış ve şöyle buyurmuştur: “Göz ağlar, kalp hüzün duyar. Biz Rabbimiz’in razı olacağından başkasını söylemeyiz. Ey İbrahim! Vallahi biz senden dolayı üzgünüz.”
• Âişe annemiz radıyallahu anha, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz için:
“Onun ahlakı, Kur’an ahlakıydı.”
• Peygamberlikten sonra da düşmanları bile O’nun doğruluğunu kabul etmiş, kendisine “yalancı” diyememişlerdi.
• Merhamet etmeyenler için de “Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz.” diye buyurmuş ve merhametin önemini bize göstermiştir.
• Ebu Saîd el–Hudrî radıyallahu anh şöyle demiştir:
“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem örtünme çağına girmiş bir genç kızdan daha utangaçtı. Hoşlanmadığı bir şey gördüğünde bunu yüzüne bakınca anlardık.”
Biz, hava biraz kararsa bütün krizlerimiz, ve hastalıklarımız aklımıza gelir ve 112’yi ararız ama Allah’ın başka kulları, suyun dibine kadar indiler, boğuldular, balık onları yuttu. 112’yi değil yaratanlarını hatırladılar. 112’yi arayanlar acile kalktı, yaratanını hatırlayanlar Allah’a yüceldiler. Bu bir hayat tarzıdır; Rabbimiz’in bizden beklediği, en ideal yaşam şekli.
“Biz bu Kur’an’ı sana vahyetmemizle en güzel kıssaları gerçek bir haber (kıssa) olarak sana aktarıyordu; oysa sen, daha önce bundan haberi olmayanlardandın.”
Feyzanur Taştekne / ElifElif “Medeniyet” Bahar Sayısı (2016-1437)
Elifelif İrt: (0212) 417 7775 – (0212) 418 32 54
Comments are closed