SORU: Selamunaleykum hocam;
Ben, gündelik yaşamında ibadetlerini kaçırmamaya ve diniyle ilgili birçok şey okumaya özen gösteren, ayrıca ilahiyat fakültesi ikinci sınıf okuyan bir öğrencisiyim. Fakat, son zamanlarda artan bir şekilde tüm sıkıntılarımı ve neşemi paylaşacak karşı cinsten birine ihtiyaç duyuyorum. Ama ben şu an kendimi evliliğe hazır hissetmiyorum ve bu duygunun da beni yanlışa sürüklemesinden çok korkuyorum. Bu konuda ne yapabilirim? En azından evlenene kadar bu duygudan nasıl kurtulabilirim? Lütfen yardımcı olun hocam; zira bu konuda çevremde de sıkıntısı olan birçok kişi var.
CEVAP: Selamünaleyküm. Kızım,
Karşı cins sorunu sadece sizin sorununuz değildir. Adem aleyhisselam’ın bütün kızları ve oğulları bu sorunla karşılaştılar. Allah’ın razı olduğu dostları olan ashabı kiram da bu sorunu iliklerine kadar hissettiler. Allah onlardan razı olsun. Bu hususta kimsenin istisnası yoktur. İstisna olmak için farklı bir bedenle yaratılmış olmak gerekir. O da mümkün olmayacağına göre bu imtihanı herkes yaşayacak ve muhakkak kazanan/kaybeden olacak. Bunun çaresi yoktur. Bunu ayıplamak ve yermek de boş iştir.
Sizin gibi bir gencin erkek veya kız olarak bu sıkıntıyı hissetmesi hayatta olduğunu gösterir. Bedendeki canlılığın sıcağı/soğuğu hissetmeyi sağladığı gibi imandaki canlılık da bu sıkıntıları hissetmeyi sağlar. Bu açıdan kendinizi iyi görebilirsiniz. Özellikle ilahiyat okuyor olmanızın, bu tür konularda erken uyarıya benzer bir şekilde sanki sizin lehinize bir avantaj olabileceğini düşünmek akıl kârı değildir. İnsan, velev İlahiyat adıyla da olsa din üzerinden ilim arayışı içinde iken bu tür sıkıntılara biraz daha fazla muhatap olabilir. Derinliklere indikçe solunumun zorlaşmasından daha tabii ne olabilir? Bu inceliği yakalayamayan ilahiyat veya medrese müntesibi, solunumsuz kaldığında tehlikeyi anlar ama iş işten geçmiş olur.
Bu tabloyu kul, şeytanın saldırılarına karşı uyanık ve tedbirli olma şeklinde okumalıdır. Sizin vazifeniz, üzerinize düşen tedbirleri almak ve bu imtihanın siz ölmeden sizi terk etmeyeceğini bilmenizdir. Okulda iken okul şartlarında, dışarıda iken bulunduğunuz mekânın şartlarında muhakkak sizinle olacaktır. Kur’an’ımızın ağır cezalar getirdiği günahların işlenmesi açısından o gün mekân Mekke ve Medine idi. Yani o günahlar o iki mübarek mekânda işleniyor veya işlenir diye indi ayetler. Bu da gösteriyor ki, sizin bulunduğunuz yer hiç önemli değildir. Siz insansınız ve insan olarak nerede bulunursanız bulunun gerçek budur.
Bir başka dikkatinizde olması gereken incelik de şudur:
Siz bu sıkıntılarla yaşarken, kulluk seviyenizi düşürmeden güzel bir mü’min olarak yaşayabilirsiniz. Sizi hırpalayan bu muhtemel hatalara rağmen imanınız ve mü’min kimliğiniz sağlam kalabilir. Yeter ki kimliğinizi kaybetmeyin. Allah’ın kulu olduğunuzu unutmayın. Rabbimizin, yüz kişi öldürmüş bir insana hangi keremi ile kapısını açtığını asla unutmamalıyız. Hatanız ne olursa olsun kimliğinizi kaybetmeyin. Şeytan sizi kimliksiz bıraktığı ve kulluk bağınızı kopardığı zaman o kazanmış, siz ise bitmiş ve tükenmiş olursunuz.
Buna göre kendinizi programlayabileceğiniz tavsiyelerimizi şöyle kaydedebilirsiniz:
a- Önce kimliğinizin şuurunda olun. Mü’minsiniz. Gökleri çınlatacak kadar gür bir haykırışla bu büyük gerçeğe hamdedin, Elhamdülillah diyerek göklere yükselin. Mü’min olmak hele bu fesat asrında mü’min bir kız olmak hamd etmeyi gerektirir. Hamdedin ve bu kaliteyi hiç düşürmeyin. İmanınız üzerinden hiçbir pazarlığa yanaşmayın. İmanınız varsa siz varsınız yoksa yoksunuz şeklinde bilin.
b- İmanınız sizi salih amele teşvik etmelidir. Namaz başta olmak üzere ibadetlerinizi yoğunlaştırın. Nafileler ilave edin. Kur’an okuyun. Kur’an ezberleyin. Mesela her hafta bir sayfa ezberleyin. İki ayda bir hatim indirmeyi yaşam prensibiniz yapın. Zikirler yapın. Yaptığınızda da istikrar olsun.
c- Tevbe sizin unutmayacağınız kurtarıcınız olsun. Tevbe silahınızdır, can simidinizdir. Sakın ertelemeyin tevbeyi.
d- Dininiz ve insanlığınız üzerinde umut yükü ile yaşamayı ilke edinin. Gördükleriniz ve duyduklarınız asla Allah’ın mülkünü aşabilecek çapta olamayacağına göre siz, Allah’ın kulu olarak kendinizi ezilmiş ve kaybolmuş görmemelisiniz. Ezilmişlik psikolojisi sizi haramlara sürükleyebilir.
e- Kiminle arkadaş iseniz onun kadarsınız. Bunu hiç unutmayasınız! Arkadaşta seçici olun.
f- Sizi yönlendiren, hatalarınızı ikaz eden bir mürşidiniz olmalıdır. O mürşid de size sadece İslam bağı ile bağlanmış olmalıdır. Vakıf/dernek gibi bağlar küçük bağlardır. İstişare edin. İstişare ile yalnız kalma tehlikesini önlemiş olun.
g- Okumuş olmak için değil, bilmek ve amel etmek için okuyun. Disiplinli bir okumanız osun. Mesela bir ilmihal kitabını üniversite imtihanına hazırlanır gibi okuyup anlayın. Ardından başka kitaplara geçin.
h- Duayı unutmayın sakın. Duayı!
Selamünaleyküm.
Nureddin YILDIZ
Comments are closed