06
Dinlenmek, eğlenmek insan tabiatının ihtiyaçlarından biridir. Bu ihtiyacımızı, güneşin yüzünü göstermesiyle birlikte daha fazla dillendirmeye başlarız. İçinde bulunduğumuz medya kültürünün de pohpohlaması ile tatil ihtiyacı etrafımızı çepeçevre kuşatır. Çalışan kesim ve aileler tatili iple çektiğinden bahseder, öğrenciler derslere zoraki girdiklerinden. Bu durum bir yere kadar tabiidir. Dinlenerek şevk ve moral depolamaya hepimizin ihtiyacı var. Fakat bu ihtiyacı karşılamaya çalışırken kulluğumuzu unutup unutmadığımız, cevabı riskli bir sorudur.

Müslüman olmak, eğlenmeden, dinlenmeden yaşamak demek elbette değildir. Aksine Müslümanlık, eğlenme ve dinlenme ihtiyacını kulluk standartlarında yerine getirmektir. Çünkü kulluk Rabb’i bilmek, ona boyun eğmektir. Dinlenme, eğlenme isteğini fıtrata koyan Rabbin, bu ihtiyaca en iyi reçeteyi sunduğuna iman etmektir. Bu yüzden, kulluk “canımın istediği gibi değil Rabbimin istediği gibi” düsturuyla yeri geldiğinde eğlenmektir, dinlenmektir diyebiliriz. Bu şuuru yakalayıp modern hayatın sunduğu eğlence seçeneklerine bakan Müslüman’ın karşılaştığı tablo maalesef içler acısı bir hâldedir.

Toplum adına düzenlenen eğlenceye dair faaliyetlere şöyle bir göz gezdirelim, kaçı Müslümanca ya da kaçında Müslümanca bir duruş görüyoruz? Eğlence deyince akla ilk gelen zümre gençlik olduğundan, modern eğlence seçeneklerine misal olarak üniversitelerdeki bahar şenliklerini zikredebiliriz. Gençlerin, düzenlenen konserlerle çılgınca eğlendiği (!) , şeytanın sevindiği Allah’a isyan günlerini şenlik olarak görebilir miyiz? İlim-irfanı geleceğe taşıma gayesi güden üniversiteler, öğrencilerine ahlaktan sıyrılmış bir ortam kurarak gelecek adına nasıl bir temel atmış oluyor? Keyfince yaşamaya, eğlence adına istediğini yapmaya alışmış öğrencilerden; insanlık için kendi zevklerini feda edebilen, kendi menfaatini arka plana atabilen irade sahibi yetişmiş bir kadronun çıkacağı iddiası ne kadar tutarlıdır? Müslüman gençler, şenlik adı altında şeytanın önlerine sürmüş olduğu tuzağın ne kadar farkındadır. Müslümanlar olarak bizler, bu durumdan ne kadar rahatsızız? Gerek aileler gerek gençler olarak Müslüman duruşunu sergileyebilmekte miyiz yoksa bu organizasyonları çocuklar için hazırlanmış uçurtma şenlikleri kadar masum mu bulmaktayız?

Gençliğe empoze edilen eğlence kültürü bu minvalde devam ettiği ve bizler de bu duruma ayak uydurduğumuz sürece heba olurken neşelendiğini zanneden bir gençlik bizleri bekliyor demektir. Uçuruma koşmayı eğlence zanneden bir nesil yetişiyor demektir. Sonuç olarak modern eğlence yöntemleriyle rahatlayacağının aksine hiçbir şekilde tatmin olmayan, maneviyatının içini boşalttığından buhran içinde yüzen bir toplumun oluştuğu ve oluşmaya devam ettiğine de şahit olmaktayız.

Başka bir örnek olarak belediyelerin organize ettiği halk konserini ele alabiliriz. Müziği bir yana bırakarak öncelikle şunu düşünelim: Eğlence maksadıyla genciyle yaşlısıyla her kesimden insanın bir araya geldiği Allah’ın rızasından uzak, karma ortamlardan Müslümanlar olarak nasıl rahatlama umulabiliriz? İslam’ın izin verdiği müzik ölçüsünün nerdeyse yok denecek kadar dar olmasına rağmen eğlenceyi müzikten ibaret düşünür hâle gelmek, şeytanın tuzağına düşmek değil midir? Modern eğlence kültürü, Müslüman açısından bunlar gibi daha pek çok soruyu beraberinde getirmektedir. Önemli olan bu sorulara, batı kültürüyle kirlenmemiş zihinlerle cevap bulabilmektir.

Rabbimiz, fıtratımıza yeme, içme, uyuma vb. ihtiyaçları koyarak bizleri yaratmıştır. Dinlenme de fıtrî ihtiyaçlarımızdan biridir. Fakat Rabbimiz, fıtratımıza koyduğu bu ihtiyaçları kendisinin belirlediği sınırlar içerisinde gidermeyi kullarına şart koşmuştur. Bu yüzden fıtrî ihtiyaçlarımız, imtihanlarımızdan biri olarak önümüzde durmaktadır. Kul olarak bizler nasıl istediğimiz gibi yeme içme hakkına sahip değilsek istediğimiz gibi eğlenme yetkimiz de yoktur. Kullarını kullarından daha iyi tanıyan Rabbimiz, bizi gerçek manası ile dinlendirecek, eğlendirecek sınırları da belirlemiştir. Bu sınırların dışına çıkmak geçici hazlar peşinde koşmaktan ibarettir. Kula huzur yerine huzursuzluk ve dert katmaktadır.

Ayşe Aksoy / ElifElif “Bayram, Eğlence ve Tatil Ahlakımız” Yaz Sayısı (2015-1436)

Elifelif İrt: (0212) 417 7775 – (0212) 418 32 54 

Categories:

Comments are closed