Canımdan Öte Can, Kanımdan Öte Kan, Kardeşimden Daha Öte Kardeşim,
Necip Fazıl’ı dinle.
Bazen bizim için yaratılmış karmaşalara düşeriz. Bazen bir boşluğa… Aydınlıktan yoksun bir karanlık bizi içine doğru çeker, durur.
Necip Fazıl’ı dinle.
“Ne yapıyorum?” sorusu aklımızı meşgul eder ara sıra. “Boşver” diye bir ses yankılanır o boşlukta. Aslı bize ait olmayan “Ben de yapsam…” cümlesi kurulur zayıf bünyelerimizde.
Sen Necip Fazıl’ı dinle.
Dinle de bak, bu adam neyi haykırıyor. Bak, beni nasıl sükûta erdiriyor ve seni nasıl çıkmazdan çıkara ulaştırıyor, ona bak: “Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük.” Bak işte, bizim tünelin sonundaki ışık… Elest bezminden beridir yüklendiğimiz bu dava hordur; annesiz, babasız bir çocuk timsali öksüzdür. Dışlanmaya, aşağılanmaya, garip kalmaya mahkûmdur bu dava. En az asırları aşacak, devirleri yıkacak, devrimleri alt edecek büyüklüğü kadar…
Gel kardeşler kardeşi, zaten sımsıkı tutunduğumuz bu davayı, elimiz terlediği için gevşetmeyelim. Horlukları ve öksüzlükleri sırtlanıp bu davanın büyüklüğüne yapışalım.
Bırakalım, onların dinleri kendilerine, bizim dinimiz bize kalsın. Yemeği bile yerken gözünü telefonundan ayırmayanlar onlarda, tuvaletteyken dahi torununa kitap okutturanlar bizde kalsın. Televizyonun önündeki koltukta sabahlayanlar onlarda, “Daha iyisi için ne yapabiliriz?” diye sandalyelerde geceleyenler bizde kalsın.
Boşver, onlar sırf kendileri için zevk içinde yaşasınlar, biz yemek yemeyi unutmaya, dağları tırmanmaya, uykusuz kalmaya devam edelim. Onlar roman okumaya devam etsinler, biz hadis kitaplarıyla gözlerimizi bozmaktan şaşmayalım. Firavun misali dertsiz, eğlenceli, rahat ve mutlu hayatlar karşısında bizim tercihimiz dert küplerinden, müjde yüklü gariplerden, ömrünü tamamlarken bile iş yapmaya hasret gidenlerden yana olsun.
Gel, cenneti yüreğimizde taşıyalım. Hiç kimse zarar veremesin, yıldıramasın bizi. Gel ölüme gülerek gidelim. Yüreklerimizi buranın faniliğinden oranın ebediliğine döndürelim. Sürgün edilelim seyahat, hapsedilelim halvet olsun.
Gel cennet komşum, dünya onların ahiret bizim olsun.
Gel kardeşim, koş ki gecikmeyelim…
Sevdenur Abdurrrahmanoğlu / ElifElif “Müslüman Kadının Şahsiyeti” Kış Sayısı (2015-1436)
Elifelif İrt: (0212) 616 49 17 – 0542 482 56 76
Comments are closed