Dinimiz ruhbanlık dini değil insanlık dinidir. Müslüman bir kişiden bahsedildiği zaman, aklımıza; kendi kabuğuna çekilmiş, insanlardan uzak yaşayan, “benim ibadetlerim bana yeter” mantığıyla düşünen bir tablo gelmemelidir.
Dinimiz insanlık dini olduğu için ancak insanlar onu hakkıyla taşıyabilir. Rabb’imiz Âli İmran Suresi’nin 110. ayetinde: “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeye çalışır ve Allah’a iman edersiniz.”1 buyurmaktadır.
Herkesin birbirine muhtaç olduğu bir dünyada yaşamaktayız. Biz, Ümmet olarak sadece kendimizden sorumlu olamayız. Çünkü Allah Teâlâ, insanlar arasından bizi en hayırlı ümmet olarak çıkarmıştır. Ümmet olma şuurunun da getirdiği sorumluluklar vardır. Ümmet demek sadece kendini değil kardeşini de düşünebilmektir, dahası kardeşini kendinden önce düşünebilmek, bir bütünün parçası olabilmek demektir. Bu Ümmet’e Allah Teâlâ, iyiliği emrederek kötülükten nehyetmeyi emretmiştir. Bununla beraber gemi misali bir dünyada sarsıntılı bir imtihana da tabi tutmuştur.
Dünya gibi derdi çok, suda batmaya her an müsait bir gemi ile yol almaktayız. Bu geminin ilk kaptanlığını Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yaptı. Onun akabinde bu kaptanlığı ashabı kiram yüklendi ve 21. yüzyılda bu geminin dümeni bizlere teslim edildi. İnsanoğlunun hayat ile imtihanını, bir gemi yolculuğu benzetmesiyle anlatan Peygamberimiz aleyhisselam, bakın Ümmet’inin karanlığını nasıl da aydınlatıyor:
“Allah’ın emirlerine uyanlarla uymayanların durumu, bir gemi için kura çekenlere benzer. Bir bölümü geminin üst kısmına düşmüş, diğerleri de alt kısma düşmüştür. Alt kısımda kalanlar, su ihtiyacı olduğu zaman üst kısma çıkıp su ihtiyacını gidermektedirler.
Onlar şöyle derler: ‘Bizim bölümden bir delik delelim de üsttekilere eziyet etmeyelim.’
Eğer üsttekiler, onlara ilişmez de serbest bırakırsa hepsi helak olur. Ellerinden tutup engel olurlarsa da onlar da kurtulur, kendileri de.” 2
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem birbirimizden kopmamamızı tembihliyor. Eğer koparsak sonucunun bizi helâke kadar götürebileceğini haber veriyor. Hadis-i şerif, şu anki içler acısı durumumuzu, bulanık dimağlarımıza nakşediyor. Bildiğimizi iddia ettiğimiz bir gerçeği yeniden hıfzedelim: içerisinde bulunduğumuz bu insanlık gemisi bizlere emanettir. Kaplumbağanın kabuğuna saklandığı gibi deyim yerindeyse kendi kabuğumuza saklanarak bu emaneti hakkıyla savunmuş olamayacağımız gibi kıyamet günü de bu mesuliyetin altından kalkamayız.
Zeynep Arslan / ElifElif “Müslüman Kadının Şahsiyeti” Kış Sayısı (2015-1436)
Elifelif İrt: (0212) 616 49 17 – 0542 482 56 76
Comments are closed