kadın annedir,doğuştanAsırlar öncesinden haber verir Kur’an. Zorluğu, mücadeleyi, kavgayı anlatır kişiler üzerinden. İstediği mü’min profilini en kalın çizgilerle belirler. Mü’minin kimliği de bu örnekler üzerinden şekillenir. Hangi dönemde kim gelirse gelsin Kur’an’a benzediği, üzerinde İslamlığı okunduğu kadar Müslüman’dır. Kur’an ve Sünnet’e ait olmayan her örnek üzerinde tartışılmaya açıktır.

Kur’an üzerinden, Kur’an’ın örnek verdiği üç anneyi inceleyelim:

Annelerin Annesi, İlk Anne; Havva Anne

Kur’an ve Sünnet’te hakkında ayrıntılı bilgi yoktur. Ancak Kur’an ve hadiste zikredildiği kadarıyla hakkında doğru bilgi sahibi olabiliriz. Annemizi Kur’an’ın örnek verdiği kadarıyla tanıyabiliriz. Kur’an, Âdem babamızdan ve Havva annemizden bilmemizi istediği kadar bilgi vermiştir. Demek ki anlatıldığı kadarı, hem Müslümanlığımız hem de imtihanı kazanmamız için yeterlidir.

Havva annemiz, ilk kadındı ve ilk peygamber, ilk önder ve insanlığın ilk rehberi olan Âdem aleyhisselamın eşiydi. Cennette beraber yaşıyorlardı ve imtihan halindeydiler.[1] Âdem’e secde etmediği için cennetten kovulan İblis, Allah’ın takdiri gereği kıyamet gününe kadar Âdem ve çocuklarından intikam almak için izinliydi. İblis’in tuzağı ile cennetten kovulan Âdem ve eşi Havva dünyaya gönderildi. Yahudilik ve Hristiyanlık kaynaklı bilgiler, cennetten uzaklaştırılma suçunu annemizin üzerine yıkar. Kur’an veya Sünnet’te buna dair bir bilgi yoktur. Müslümanların dahi bu bilgileri dillendiriyor olmaları en azından annemize karşı vefasızlıktır.

Annemizden alacağımız ders, imtihanlar karşısındaki tutumumuzu belirler. Yaptıkları dualar, hatalarımıza karşı Rabb’imizden af dileyeceğimiz şekli ve edebi gösterir.[2] Annemizden ibret almak, hayatımızı şekillendirir. Kulluğumuzu ve acziyetimizi belgeler. Her şeyin bittiğini düşündüğümüz anda umut yükler bizlere. Havva anne, seni anlamak kulluktaki görevimizi anlatır her şeyden önce.

Çölün Denizi, İsmail’in Annesi, İbrahim’in Hacer’i

İbrahim aleyhisselamın eşi Sare’nin çocuğu olmuyordu. Bu saliha kadın, hizmetçisi Hacer’i İbrahim aleyhisselama nikâhladı. Hacer, İbrahim aleyhisselamın ikinci hanımı oldu. Çok geçmeden Hacer, hamile kaldı ve İsmail adında çocukları oldu. Günler geçtikçe Sare, bu durumdan rahatsız oldu ve İbrahim’den Hacer ve çocuğunu uzaklara götürüp bırakmasını istedi. Allah’ın planı devam ediyordu da Sare bu plandaki rolünü oynuyordu.

İbrahim aleyhisselam, eşi Hacer ve iki yaşlarında bebekleri İsmail ile yola çıktı. Uzaklara, çok uzaklara gittiler. Bu yolculuk, kalbin ancak tevekkülle ferahlayabileceğinin hüccetiydi. Çilekeş bir anne… Bir şehrin imarına şahitlik edecek yavru ve önde Allah’ın halili yürüdüler…

Attıkları her adım büyük sınavlara merhaleydi. İki taşın bile üst üste olmadığı bir sahrada durdular. Kur’an’ın tabiriyle ot bitmeyen bir vadiydi burası.[3] Yanlarında sadece birkaç günlük yiyecek ve içecekleri vardı. İbrahim’in, kendisini ve yavrusunu bırakıp geri döndüğünü gören anne tek bir soru sordu, tek bir soru…

Hafsa Bilgin / Yazının Devamını Elifelif “Anne Özel Sayısı”ndan (Bahar/2014-1435) Okuyabilirsiniz. Kaçırmayın!

Elifelif İrt: (0212) 616 49 17 – 0542 482 56 76


 

[1] (Bakara 35; A’raf 20-21)

[2] (A’raf, 23)

[3] (İbrahim, 37)

Comments are closed