SORU: Hocam size eşimle olan dini görüş farklılığından kaynaklı soruna dair tavsiye alalı yaklaşık iki sene olacak. Tavsiyenize uymaya gayret ederek aramızdaki sevgi ve saygıyı gözeterek kendisini dini görüş konusunda ısındırmaya çalıştım.
Hatta bir ara eskisi gibi neşeli olduk. Sinirlensem de çoğunlukla agresif tepki göstermedim. Bazen bağırdığım oldu. Ara ara konuşmayı keserek sinirimi, üzüntümü ve üzüntüsünü hafifletmeye ve zamana bırakmaya çalıştım.
Kuran’ı Kerim’in Türkçe mealini okumasını istemiştim yaklaşık üç yıl önce. O ise bunun yerine Turan Dursun’un kitaplarını okumaya başlamıştı. O da benden din, felsefe, tarih ve Tanrı’nın varlığı konusundaki aykırılıkları içeren iki kitap okumamı istemişti. Ben onları okudum. Aradan bir süre geçti ve İslâm’a ısındırma konusunda herhangi bir gelişme olmayınca yaklaşık üç ay çok nadir konuştuk. Son olarak aile terapistine gitme kararı aldık. Bir süre sonra Kuran’ı okumaya başladı. Büyük bir kısmını da okudu.
Terapistteki görüşmelerimiz neticesinde, Kur’an’daki bazı emirlerin indirildiği dönemin şartları olduğunu ve o zaman geçerli olduğu görüşünü dile getirdi. (Namaz, kadın hakları, kölelik vb.)
Allah’a inandığını söylüyor ve ben de Müslümanım ama böyle inanıyorum diyor. Günümüzde köle mi var şeklinde sorularla geldi bazen karşıma. Her ne kadar ilmim yetmese de hem Kur’an okumalarım hem de araştırdığım kadarıyla tüm insanlığa gelen bir kitap olduğunu, şu veya bu zümreye, ırka ait gelmiştir diye bir ibare olmadığını “Ey insanlar… Ey İman edenler…” şeklinde bütün insanlığa geldiğinin açıkça yazıldığını söylesem de olmadı. Bana “Ben Müslüman değil miyim?” diye sorduğunda cevap veremiyorum. “Kur’an’da iman edenlerin nelere iman etmeleri gerektiği yazıyor. Ona göre sen yorumla.” tarzında açıklamaya çalışıyorum. Çünkü kâfir olmayana kâfir demenin insanı kâfir edeceğini biliyorum. Hatta sizin bir sohbetinizde kişiye göre Kur’an olsaydı yedi milyar Kur’an olurdu söyleminizi de ilettim.
Evlenmeden önce ve evlendikten sonraki birkaç yıl dinimiz konusunda şimdiki kadar bilinçli değildim. Hatalarım ve ihmalkârlıklarım daha çoktu.
Geçen terapiste yaklaşık iki buçuk yıldır antidepresan kullandığını söyledi ve ilacını gösterdi. Hatta son olarak hormonal dengesinin de bozulduğu çıktı ortaya kan testi ile. Kendisinin de bu süreçte çok yıprandığını dile getirdi ki öyle olduğunu biliyorum. Küskünlük dönemleri olsun, tartıştığımız zamanlar olsun bana karşı olumsuz bir tutum sergilemedi. Hatta aramızın eskisi gibi olması için ilk adımları da en çok o atmıştır. Zamanında ona karşı yaptığım hata ve haksızlıklar olduğunda da bunları bazen yüzüme vursa da affetti.
Son olarak geçenlerde bu evliliğin böyle devam edemeyeceğini söyleyip evi terk etmeyi ve boşanmayı işaret ettiğimde ise: “Böyle devam edemez miyiz, ayrılmayalım. Seni her şeyden daha çok seviyorum.” gibi sözler söyleyerek ağladı.
Eşimi ben de seviyorum ama dini konudaki bu tutumuyla sizin de belirttiğiniz gibi uzun soluklu bir evlilik sürdüremeyeceğim ortada. Antidepresan ilaçların intihara sürükleyebileceği yazıyor. Olur da boşandıktan sonra intihara kalkışırsa ne yaparım sorusu beni bir çıkmaza sürüklüyor bir süredir. Birkaç ay sonra annesinin ameliyatı var. Onun geçmesini bekleyeceğim.
Bakara Suresi 221. ayete istinaden boşanmaktan başka bir çarem kalmadı diye düşünüyorum.
Şuan evi terk edip boşanma davası açmadan önce özetlemeye çalıştığım son durum hakkında aşağıdaki sorularım hususunda son tavsiyelerinizi paylaşmanızı rica ediyorum. Daha önceki tavsiyeniz de aklımda ama iki yıllık sürecin sonrasında eksik yaptığım ya da ömür boyu pişman olacağım bir şey var mı noktasında tecrübe ve yorumunuza danışmayı atlamak istemedim.
Onu terk edersem kul hakkına girer miyim?
Eşimin yaşı 35 ve ayrıldıktan sonra olur da stres, evlenememe gibi durumlardan dolayı çocuğu olmazsa bir vebalim olur mu?
Bu şekilde evliliğe devam etmem haram olur mu ve çocuğumuz olursa da gayrimeşru mu sayılır?
CEVAP: Allah size sabır versin.
Bu durum anlattığınız gibi ise yasal süreç işleterek ayrılmanız durumunda bir vebale girmeyeceğinizi aksine kendi sağlığınız ve geleceğinizi koruyacağınızı düşünürüm.
Kaynak: Fetva Meclisi
Comments are closed