SORU: Selamünaleyküm hocam, yeni bir daire satın alacağım. Sitede yaşamak istiyorum. Normal mahalle evine göre özellikle nelere dikkat etmemi nasihat edersiniz? Allah sizden razı olsun.
Bir insanın tek evi olması ile iki evi olması arasındaki nimet çokluğu ve imtihan farkı tabiidir. Aynı şekilde bir barakada yaşamakla beton bir binada yaşamak da böyledir. İki kardeşin bir binayı iki daire olarak paylaşması ev nimetini biraz daha karmaşık yapabilir. Bunu biraz daha ilerletip yirmi daireli bir binada yaşayanların, elli daireli binada yaşayanların nasıl bir farklılık içinde olacaklarını düşünebiliriz. Bugünkü hayatın getirdiği SİTEDE yaşamanın da birden fazla getirisi olduğu kadar pek çok sıkıntısı olması da tabiidir. Şehitler için bile muafiyet konusu olmayan kul hakkı açısından bakıldığında, bir köyde barakasında yaşayan Müslümanın kul hakkı endişesi ile büyük bir sitede yaşayan Müslüman’ın kul hakkı endişesi de çok farklı olacaktır deriz. Ne kadar konfor o kadar fatura mantığı gibi nimetler büyüyüp çoğaldıkça imtihan ve hesap da büyüyüp çoğalacaktır.
Bugünkü hayat tarzında evler artık ya birbirine girmiş mahallelerin ya da ev nitelikli sayılabilecek sitelerin adı olmaktadır. Bilhassa siteler, insanların daha çok tercih ettikleri ev tipi durumundadır. Bunun sonucu olarak da karşımıza bir SİTEDE YAŞAMA FIKHI diyebileceğimiz yeni bir bilgi/disiplin ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Esasen bu bilgi yeni de olmayacaktır ama bugüne uyarlandığında yeni gibi duracaktır. Özellikle KUL HAKKI hassasiyeti üzerinden incelendiğinde böyle bir fıkha da yoğun bir ihtiyaç hissedilmektedir.
Müslüman olarak yer yüzünün her neresinde bulunursak bulunalım, bir gün uzayda bir yere yerleşsek bile imanımız ve Şeriatımız bizimle beraberdir. Beraber olmalıdır. Bu nedenle de genel olarak haramlardan uzak helal bir hayat yaşama mücadelemiz vardır zaten, elhamdülillah.
İlim adamlarımızın üzerinde çalışarak geniş bir SİTEDE YAŞAMA FIKHI KİTABI oluşturmalarını bekleriz. Biz, böyle bir çalışmayı teşvik etsin diye bazı hususları öne çıkarmak istiyoruz. Genelde evi özelde ise sitede yaşamayı ahirette hesaba çekilme açısından ele alarak yapacağımız tespitlerde şu noktaları öne çıkarabiliriz:
1- Bina yapımında israftan kaçınılmalıdır. Modern ve güçlü binalar yapılmalıdır ama göz kamaştırmak, gösteriş oluşturmak için yapılan harcamalar israf nitelikli olacağından en iyi ifade ile bereketi kaybedilmiş yapılar durumuna düşecektir.
Kendisi haram olan bir şeye yapılan harcama olduğu gibi haramdır ve israfın ta kendisidir.
Kullanılırken harama vesile olacak bir şey de haramdır. Sitelerde kadın erkek mahremiyetine dikkat edilmeden yapılan ortak alanlar böyle bir hüküm taşımaktadır. Öyle bir siteden ev alıp aileyi riske sokmak da Müslümanca bir tutum olmaz.
Binalardaki gereksiz ve kör taklit ürünü ilaveler, farklılıklar bu israf sınıfına dahildir.
Gösteriş ve gizli bir yarışın ürünü olan binalar, siteler israfın ta kendisi durumundadır. Elbette her insan kendi ihtiyacını daha iyi bilir, kimin niyetinin ne olduğunu da Allah Teâlâ bilir.
2- Arsa tapusu tartışmalı veya mahkemelik, sahipleri arasında tartışmalı sahiplik sorunları bulunan mekânlara, devletin bir nedenle yok kabul ettiği ya da yıkacağı mekânlara yatırım yapılmamalıdır. Mümin, sorunlu noktalardan uzak durmak zorundadır. Böyle bir konuda resmi evrak güven noktası olmalı, asla söze ve vaatlere güvenilmemelidir. Örf, bu tür yatırımları mesela noterden yapmayı kabullenmiş ise öz akrabanın sözü bile dayanak yapılmamalıdır. Tam aksine yakın akraba ile ticari ilişkilerde resmi evrak daha fazla kullanılmalıdır ki, şeytanın fitne üretme ihtimali ortadan kaldırılmış olsun.
3- Herkes bütçesine uygun evler edinmelidir. Uzun yıllara yayılmış borçlarla alınacak evler riskli yıllar yaşama nedeni oluşturacağından makul yatırımlar değildir. Bir yandan bütçe ve imkânlar gözetilmeli bir yandan da edinilen evin gerçek bir ihtiyaç için mi olduğu konusu gözetilmelidir. Reklamların etkisinde kalınarak yapılan yatırımlar sıkıntıdır. Herkes evini değiştiriyor diye almanın Müslümanca bir mantığı yoktur.
4- Ev veya dükken ya da arsa gibi yatırım yapanlar istişare etmesini bilmelidirler. İstişare de o işle ilgili uzmanlık vasfı olanlarla yapılmalıdır. Gerekiyorsa bu istişare desteğini, ücret verip profesyonel kuruluşlardan almalıdır. Ödenecek paranın azlığı veya çokluğundan önce Müslüman’ın yapacağı işi ciddi yapması ve kul hakkından, insanlarla sorunlar yaşamaktan kaçınma ilkesi üzerinden bakmalıdır konuya.
5- Ev, dükkân, arsa ya da benzeri bir yatırım yapan bir mümin bütün ekonomik, çevresel incelemelerini yaptıktan sonra dini bir nokta olarak da şu hususları incelemeli ve öyle yatırım yapmalıdır:
a- Söz konusu yer dini hayat bakımından uygun mudur, ibadetlerde bir tembellik getirebilir mi? Bilhassa cemaatle namaz konusunda ne getirecek? Çevrede Allah’ın haramları açısından durum nedir? Vb. sorularla din açısından ne katacağı/kaybettireceği incelemelidir.
b- Hayatımızın bereketi ve tesellisi durumundaki iman kardeşliğimizin ne kazanacağı ve kaybedeceği yani ne kadar iman kardeşi edineceğiz veya kaybedeceğiz konusu ihmal edilmemelidir. Özellikle de yerleşeceğimiz yerde evin hanımının kimlerle komşuluk edeceği konusunu ihmal etmenin bedeli telafi edilemez sonuçlar getirebilir.
c- Can güvenliği ve sağlıklı yaşam açısından ne getirebilir ne götürebilir olduğuna bakılmalıdır. Hızlı araç trafiğinin hemen kapının önünde olmasından, ses kirliliğine varıncaya kadarki durum incelenmelidir. Mesela bir stadyumun karşısındaki ev Müslüman için ne kadar münasiptir sorusu sorulmalıdır. Girişinde faizli bir banka bulunan binada oturulabilir mi? Betonlardan çok bereket ve huzur aramaya mecburuz.
d- Kişinin ve ailenin iffetinin nasıl etkileneceği incelenmelidir. Sadece hassasiyetlerimizin önemini vurgulaması bakımından şu örneği verebiliriz:
Mümin bir insan ev alırken, evin giriş kapısının nasıl açıldığına dikkat eder. Karşı dairenin kapısı ile kesişmesi, kapı açılınca evin içini teşhir etmesi gibi hususlar mümin insan için önemlidir.
e- Yatırım yapılacak şey, mal imtihanı açısından vebal getirmemelidir. İsraf olan bir yatırım, reklama kanarak fazla para vermek sakıncalıdır. Ve yine gözden kaçmaması gereken bir örnek olarak şunu zikredebiliriz:
Kirada oturmamak için ev satın alan bir mümin, bazı semtlerin kirasından daha yüksek bir aidat ödememelidir. Ödüyorsa bunun mantıklı ve makul bir izahı olmalıdır. Bu izaha melekler de inanmalıdır.
6- Site ve benzeri toplu alanlardan ev ya da dükkân alanlar kesinlikle o site veya birimin konmuş/yerleşik kurallarını öğrenip incelemelidirler. Önceden konmuş kurallar varken tapu dairesine gidip satın almaya imza atmak kuralları kabul etmektir. Mümin imza attığı şeye söz vermiş demektir. Verdiği sözün de esiridir. ‘Bu sitede şu kurallara uyulur’ deniyorsa ve satın alan kişi de itiraz etmeden, yaptığı itirazı da resmi olarak kaydettirmeden o kuralları kabul etmiş sayılır. Daha sonraki itirazlarında haklılığı olmaz. Daha sonra ancak yönetimi ikna ederek arzusu doğrultusunda bir karar uygulatabilir.
7- Ulemamızın büyük bir bölümü, Müslüman’ın Müslüman olmayandan emlak satın almasını veya satmasını caiz görmüşlerdir. Her ne kadar Müslüman bir insan nerede ve kimlerle oturacağını incelemesi gereken kimse ise de bir binada Müslüman olmayan komşuların bulunması fıkıh olarak engel oluşturmamaktadır.
8- Siteden daire satın alan biri, daire içinde tadilat yapmaya,
a- Binanın aslına zarar vermemek,
b- İkinci bir dairenin menfaatine, huzuruna zarar vermemek,
c- Su tesisatı, ısıtma sistemi gibi kullanımı ortak ağda kayba neden olmamak şartıyla şekil vermeye/ilave yapmaya hak sahibidir. Yapının dış cephesi ve ortak alanlarda ise site yönetiminin kurallarına uymak zorundadır. Site yönetiminin oluşturduğu bir kural yoksa meri yasalara uymak zorundadır.
Bu tür binalarda kiracı olanlar ise mal sahibinden izin almadan bir değişiklik yapamazlar. Gerekli bakım ve benzeri giderler ise kiralama kontratındaki şartlara göre yapılır. Şartlar konuşulmamış ise meri kurallara dikkat edilir.
9- Bahçe, oyun alanı, bina girişleri, merdivenler, asansör, spor alanları, dinlenme tesisleri, otoparklar, yürüyüş zeminleri gibi ORTAK ALANLAR ancak önceden belirlenen kurallara göre ve belirlenen oranlarda kullanılabilir. Daha fazlası hak ihlalidir. İlave duvar yapmak, özel park yeri oluşturmak, ev içi eşyaları için ortak alanlardan birinde depolama yapmak site yönetiminin iznini gerektirir.
10- Aidat ödemelerinin geciktirilmesi bir kul hakkı ihlalidir. Böyle bir hak ihlali yapan sitenin bütününden ya da site yönetiminden helallik talep etmelidir. En azından kongre zamanında özrünü beyan etmelidir.
Alt katta oturan birinin en üst kattakinin sıkıntısına ya da bunun aksi olan en üsttekinin en alttakinin sıkıntısına ekonomik olarak katılmamak veya öyle bir sıkıntıya yok kabul etmek gibi bir hakkı olamaz. Sitede toplu yaşamanın getirdiği ilave yükler baştan kabul edilmiş sayılmaktadır.
11- Kul hakkı söz konusu olan yerde mümin en titiz insandır.
a- Çocukların bina içinde, merdivenlerde ve ortak alanlarda kontrolsüz bırakılmaları ‘çocuktur’ savunması ile geçiştirilemez bir kul hakkıdır. Çocuk için ‘çocuktur’ geçerlidir ama velisi için geçerli değildir. Merdivenlerden iniş çıkışlarda bile ses kirliliğine varıncaya kadar dikkatli çocuklar yetiştirmek zorundayız. Çocuklarını bu açıdan zapt edemeyen anne babalar böyle sitelerde oturmamalıdırlar.
b- Temizlik imanın yarısıdır. Kapı önü temizliği, çöp imha inceliklerine ve kurallarına kadar kul hakkı ihlali unutulmadan hareket edilmelidir.
c- Misafir bulundurmak en tabii haktır hatta zarurettir ama evlerin sosyal tesislere dönüşmesinden komşuların rahatsız olup olmadığı sorulmalı, acil ve geçici durumlar için izinlerini talep etme nezaketi gösterilmelidir.
d- İnsanların uykularına müdahale, rahatsızlıkların en ağırlarından sayılabilir. Allah’ın dinlenmek için yarattığı geceleri eğlenmek için kullanmak ve bu eğlenmeyi de başkalarının rahatsız olacağı seviyeye yükseltmek kul hakkından da ileri bir zulümdür. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin komşu hakkı ile alakalı uyarıları bu tür yerleşim birimleri için daha da büyük bir önem kazanmaktadır.
e- Otopark sorunu bütün dünyada ve büyük şehirlerde modern hayatın içinden çıkamadığı bir sorun olarak önümüzdedir. Bu hususta da kul hakkı unutulmadan araçlara park bulunmalıdır.
f- Ortak tüketimden kullanılan elektrik gibi nimetlerin israf edilmesi bir yandan israf diğer yandan da kamu hakkı riski oluşturmamalıdır.
g- Bir nesneyi varlık gerekçesi dışında kullanmak hatadır, bir noktadan sonra da kul hakkıdır. Örnek olarak şunu zikredebiliriz:
Asansörler için belirlenen kişi sayısın aşmak veya yük için kullanılamaz diye ikaz yazılmış asansörü yük için kullanmak hak ihlalidir.
h- Ortak kullanım alanlarını veya nesnelerini bireye/daireye mahsus hâle getirmek hak ihlalidir.
12- Kendisine haksızlık yapılan veya kullanabilecekken hakkını kullanamayan sakinlerden biri yanlışa yanlışla veya kabalıkla cevap veremez. Meri hukuk çerçevesinde hakkını aramalıdır. Zarara zararla karşılık vermek bizim ahlâkımızda yoktur.
13- Site yönetiminin yaptığı yanlışlardan ve vermiş olabileceği zararlardan ötürü özür dilemesi talep ediliyor ve örf olarak da öyle ise zararı tazmin etmesi gerekir.
Sonuç olarak şunu bilmek gerekir:
Allah’ın razı olmadığı bir ortamda huzur ve bereket olmaz. Modern ve pahalı evlerimiz olabilir ama içine girdiğimizde ahenkli saatler yaşayacağımız evlerimiz olmaz. Kul hakkı da bu rızanın nedenleri arasındadır. Bunu unutmadan ev almak ve o evde yaşamak gerekir.
Selamünaleyküm.
Comments are closed