nurettin-yildiz-mektupSORU: Selamün Aleyküm hocam …
Ben Marmara İlahiyatta 2. yılımı okuyorum. Hazırlık bitti, 1. sınıfta okuyan hanım bir talebeyim. 20 yaşındayım. İlahiyat derslerimin dışında pazar derslerinizi, fıkıh okumalarınızı takip ediyor ve Sosyal Doku sitesi aracılığıyla kitap, dergi, söyleşi vb. diğer çalışmalarınızdan istifade etmeye çalışıyorum acizane. Öncelikle şunu söylemeliyim ki birkaç yıldır sohbetlerinizden fazlasıyla istifade etmeye çalışıyorum ve tüm samimiyetimle Rabbim sizden razı olsun, hizmetlerinizi daim eylesin diyorum ..
Sorum şudur hocam ; ben sizin evlilik ile ilgili hemen hemen tüm sohbetlerinizi dinledim ve Allah razı olsun çok şey öğrendim. Ben bunları bilmeden önce evlenmek istemiyor, yani evlilik olmadan da Allah’ın razı olduğu şekilde, insanlara helal dairesinde faydalı olarak, Allah’ın dinine acizane hizmet ederek yaşayabilirim düşüncesindeydim. Fakat anladım ki İslam’da evlilik, ümmetin hayırlı nesillerle devamı için şart ve hele bir hanım için yaratılış gayelerinden biri hayırlı nesiller dünyaya getirip yetiştirmek .. Yani Allah rızası istiyorsak evlilik, olmazsa olmaz bir şey hanım için..
Hocam ben 4 yıl üniversitem bittikten sonra inşaallah akademik alanda da devam etmeyi istiyorum. Yani açıkçası evliliği geciktirme isteği var içimde. Aslında sadece Allah böyle istediği için kendimi evlenmek mecburiyetinde hissediyorum. Evlilik hayatı değil de hep eğitim hayatı
istiyorum. Eğitim almak, eğitmek, okumak, okutmak ..vs..
Hocam yani evliliksiz bir hayat düşünülemez mi bir hanım için ? Asla mı olmaz ? Allah rızasına aykırı mı ? Bir hanım evlenmeden de hayırlı, güzel, Allah rızasına uygun bir ömür geçiremez mi ?

CEVAP: Selamünaleyküm.
Değerli İlim Yolcusu ………Hanım.
Kesinlikle ‘evlenmeden olmaz’ denemez. Bu Şeriat’ımıza aykırı bir iddia olur. Evlilik ancak farz olduğu zaman ertelenemez. Farz oluncaya kadar herkes evlenmek ya da evlenmemek husususnda serbesttir. Siz de takdir ediyorsunuz ki evliliğin bir zamanı vardır ve o zaman sizin için gelmemiştir. Her şeyden önce, sizin için zamanın geldiğine inandığınız an evlenmeye karar verecekseniz. Bu düşüncenizde sakınca yoktur. Evlilikle ortaya çıkacak cihat sevabından mahrum olmamanız için de ilim yolunda yürüyeceğinizi söylüyorsunuz. İlim de cihat yollarından biridir. Yeter ki siz, yürüyün.
Bu Ümmetin ‘Ebu Hanife’si var da ‘Ümmü Hanife’si olmasına bir engel mi var?
İlim, bizim nazarımızda bir ibadettir. Kim ibadet ediyorsa o, ona ehildir.
Bir bayan için evliliğin mi yoksa ilmin mi öncelikli olması hususunda ise; fıtratının neye meyilli olduğu ile bu meylin tahakkuku için hangi çevrenin kullanabileceğine bağlı bir durum söz konusudur.
İlim, sizin için Allah’ın yarattığı kabiliyetinizi temsil ediyorsa size bin kere dua ederiz. İlim yolunda yürümenizi tavsiye ederiz. Ne büyük bir boşluğu dolduracağınızı bir bilseniz!
Kabiliyetinizin ne yönde olduğunu bilemeyeceğim için size kabiliyetiniz açısından bir şey söyleyemem. Vakit bulur da vakıf merkezimize gelebilirseniz, böyle bir sonucu belirlemede size yardımcı olabileceğimizi düşünüyorum.
Meselenin diğer boyutuna gelince yani sizin kabiliyetiniz varsa, o kabiliyeti hangi çevrede kullanacağınıza dair boyuta gelince şöyle bir durum gözümüze çarpmaktadır:
Farklı yerlerdeki konuşmalarımda, mübalağalı bir üslupla birkaç kere ‘üç yüz kızım da olsa birini İlahiyata vermem!’ dedim. Bu ifademde içimi kemiren bir sıkıntının dilime yansıdığını anlamak istemeyenler benim, kızların ilim tahsilini uygun görmediğimi vehmettiler ki, mahza bir iftiradır bu. Allah’ın erkek/kadın herkese açtığı bir kapıyı ben nasıl kapatabilirim? O ifademde özellikle iki sıkıntımın beni böyle düşünmeye sevk ettiğini de beyan ettim.
Bu sıkıntıların birincisi şudur:
‘Tıp ve benzeri bölümleri kazanamadığına göre bari hiç değilse İlahiyat okusun’ şeklinde özetlenebilecek, din ilimlerini ‘tıp ve benzeri bölümleri kazanamayanlar düzeyinde okunabilecek’ ikinci sınıf ilim olarak gören anlayışa karşı bir mü’min olarak gayzımı haykırmak istiyorum. Dinimi ve dinî ilimleri ikinci sınıfa indirgeme mantalitesini, sömürgecilerin izlerini beyinlerinden silememişlerin refleksi olarak gördüğüm için böyle dedim, diyeceğim de.
İkinci sıkıntıya gelince; ilahiyat adıyla verilen ilmin ne olduğunu irdelememiz gerekmektedir. İmtihanlara girip çıkmak ilim midir? Kâğıt parçalarının üzerinde diploma yazması neyi değiştiriyor? Allah’a yaklaştırmayan, teheccüde kaldırmayan ilim bizim için ilim midir? İlahiyat fakültelerinin koridorlarında dolaşan kızlarımızı, ebeveynleri oralara ne için gönderiyorlar, onlar ne durumdalar? Bu soruların mü’min bir kalbi tatmin edecek cevabını bulabilmiş değilim. İlim olarak aldığı şeyle, kendi hemcinslerine karşı bile mü’min olmanın üstünde bir farklılık olsun diye kullanılan göstermelik ünvanların hiçbir değer ifade etmediğini düşünüyorum. Veyahut sadece felsefe yapmak için ilahiyat okuyacaksa bir kız veya erkek cehaletini yeğlerim. Bari imanı açısından sıkıntı olmaz. Temiz duygularıyla yaşar, heyecanıyla ölür. O daha iyi durumdadır.
Bu nedenlerle kızımın, annesine, iman ehli ama diplomalı olmayan kardeşlerine karşı kendisini üstün görmesine sebep olacak bir ortamda bulunmasından ise ‘ilahiyatta okumamış’ olmasını yeğlemekteyim.
Bunlardan çıkarmak istediğim sonuç, beklediğiniz şeylerin ne olduğu ya da ne olması gerektiği konusunda sizi ikaz etmektir. Sonra ‘keşke’ dememenizi isterim. Elbette siz, niyetinizle mecur olursunuz biiznillah ama geçen yılları geri getiremezsiniz.
Bayanların evlenme yaşı konusunda iyi düşünmeleri gerekmektedir. Esasen, evlenmenin caizlik açısından son denebilecek bir yaşı yoktur ama ennelik açısından muayyen bir yaş vardır. O yaş geçtikten sonra evlenmek de bayan açısından zorlaşmaktadır. Bunu da düşünün. Kazanacağınız hiçbir değer, ayaklarınıza cennet getiren ikinci bir fırsatınız olmayacaktır.
Allah Teâlâ sizi emellerinize kavuştursun. İhlasla amel edeceğiniz ilminiz kavi olsun. Zihniniz keskin, basiretiniz derin olsun. Size dualar ederim, dualarınızı beklerim.
Selamünaleyküm.
Nureddin YILDIZ
facebook.com/nureddinyildiz
twitter.com/nurettinyildiz

Comments are closed