SORU:
Eşim bana itaat etmiyor. Yasaların kadınlara verdiği haklara sığınıp beni çocuklarımın önünde bile erkek yerine koymuyor. Ezilip gidiyorum. Ne tavsiye edersiniz?
CEVAP:
Kadınları abartıp şımartan yasaların bir zulüm olduğunu herkes anlamış durumdadır ama ne yazık ki kör taklit hastalığımız bizi bu Batı bataklığına sürükledi. Allah sonumuzu hayretsin.
Hanımlarımız şu gerçeği bilmelidirler: Evet, yaşadıkları zamanın şartları onların lehine doğru yönelmiş durumdadır. Kanunlar onlardan yanadır. Fakat nihayetinde beşer putu bu, bir gün o kanunlar, şimdi onları korumak için oluşturulduğu gibi bir gün de kadınlara karşı erkekleri koruma kanunları da oluşabilir. Hem de bu, bir iki yıl içinde bile olabilir. Kimsenin kanununa, desteğine güvenmemelidirler. Allah Teâlâ’nın onlara ihsan ettiklerine güvenseler daha akıllıca iş yapmış olurlar.
Hanımlarımız, Allah’ın onlara hazırladığı nimetleri ve kadın olmalarının karşılığı olarak vereceklerini bir kere bile düşünseler kanatlanıp uçarlar, kendilerine Allah’ın bin yıl ömür vermesini ve o bin yılı iyi bir eş olarak yaşamayı nasip etmesini isterlerdi. Bu iş, Allah’ın vaatlerine tam iman etme veya ortada kalma işidir. Kadınlarımız ellerindeki cennetin kadrini bilmiyorlar.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki:
‘Birisinin birisine secde etmesini emredecek olsaydım, kocasının üzerindeki hakkının büyüklüğünden dolayı kadının erkeğine secde etmesini emrederdim. Bir kadın, deve üzerinde iken bile kendisini isteyen eşine karşılık verme şeklinde bile olsa eşinin hakkını yerine getirmedikçe imanın tadına varmış olamaz.’ Mecmauzzevaid, 7649
‘Kadın beş vakit namazını kılar, bir ay orucunu tutar, iffetini korur ve eşine itaat ederse, cennetin kapılarından dilediğinden girer.’ İbni Hibban, 4163
Sadece şu iki hadisteki ifadeleri ele aldığımızda bile karşımıza kadınların ömür boyu düşünmeleri gerekecek büyük bir hakikat çıkacaktır: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz, namaz, oruç, iffeti koruma ve eşe itaati ardı ardına sıralamaktadır. Kadınlar nefislerine ağır gelse de bilmelidirler ki namaz ve eşe itaat aynı listededir onlar için. Meselenin kilitlendiği yer burasıdır zaten. Kadınlığı sadece yöresel şartlara, eskilerden görmüşlüğe, genç kızların birbirlerine anlattıkları hikâyelere göre anlayanla, kendisini yaratan Allah’ın Şeriat’ına göre anlayan arasındaki açık farktır bu.
Herhâlde erkeklerin aşması gereken imtihan da kadınların bu durumu anlayamayışlarını anlamak ve onlara sabretmek olacaktır.
Sizin özel durumunuza gelince; eşinize nasihat edin, sevdiklerine ettirin. Bir dönem nasihatle geçsin. Sonra onu yatakta yalnız bırakın. Bu onun üç hayız dönemi gibi uzun bir zaman olsun. Bedenini size sunduğunda gevşemeyeceğinizi görsün. Bu da fayda etmiyorsa Kur’an, hafif dövmeye izin vermiştir ama siz eşinizin tokattan anlayıp anlamayacağını iyi bilirsiniz. Yararı olmayacaksa boşuna elinizi kaldırıp kendinizi horlatmayın. Ailesinin ve sizin ailenizin büyüklerinden bir hakem heyeti kurun. Onların aracılığına başvurun. Bir yararı olmazsa o heyetten boşama konusunda ne düşündüklerini sorun. Size boşamayı öğütlerlerse siz gayet rahat bir şekilde boşama yolunu tercih edin. Çocuklar ve özel durum nedeniyle boşamanızın sakıncalı olması durumunda ise sabrederseniz sabrınızın karşılığını Allah Teâlâ’nın vereceğinden emin olun.
Şu iki çizgiyi hiç unutmayın.
Birinci çizgi: Sabır zillet olmamalıdır. Sizi zillete düşüren bir ortam, sizin elinizle sürmesin.
İkinci çizgi: Bu evliliğin devamı sizi, şu veya bu harama kaydıracaksa, bunu hissettiğiniz zaman sakın bir gün beklemeyin. Hiçbir gerekçe harama düşmenin özrü yapılamaz. Hemen boşanın hemen evlenin. Bile bile cehenneme sabretmek olmaz!
Nureddin Yıldız
www.sosyaldoku.com
Comments are closed