Şehzade Mehmet daha çocuktu. Babası 2. Murat onu bir gün çağırdı:
– Mehmet! Gel oğlum, dedi.
Şehzade Mehmet “Geldim baba!” diye bağırdı. Mehmet geldi, babası 2. Murat:
– Oğlum, padişahlığımı sana devrediyorum, ben Edirne’ye göç ediyorum, dedi.
Mehmet istemeyerek de olsa “Tamam baba.” dedi. Mehmet 13 yaşındaydı, bir gün 2. Mehmet arkadaşlarıyla saklambaç oynarken düşmanlar saldırıya başladı başlayacaklardı. Şehzade Mehmet’i oyundan zor ikna ettiler. Mehmet babasına 2. Murat’a bir mektup yazdı. Mektupta diyordu ki:
– Baba gel ve ordunun başına geç.
2. Murat:
– Hayır, sen artık o ordunun komutanısın, dedi.
Mehmet:
– Ben bu ordunun komutanıysam sana emrediyorum gel ve bu ordunun başına geç
O son cümle babasının çok ilgisini çekti. O akşam yola çıktı.
2. Mehmet biraz daha büyüdü. Daha sonra savaş topları yaptırdı. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin övdüğü komutan olabilmek için çok çalıştı.
– Konstantiniyye elbette fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir.
Mehmet “O kumandan ben olacağım.” diye hayaller kuruyordu. Konstantiniyye, eskiden düşmanların Hıristiyanların elindeki adıydı. Düşmanlar karadan ve denizden her tarafı işgal etmişlerdi.
2. Mehmet 21 yaşına girdi, çok kızdı ve İstanbul’u fethetti. “Fatih “ unvanını aldı. Ve adı “Fatih Sultan Mehmet” oldu. Bu arada savaş olayında ilk bayrağı diken Ulubatlı Hasan oldu. Fatih’in anlamı bir yeri fethetmekti. İstanbul artık Müslümanların ülkesiydi.
ElifElif Dergisi – Sizden Gelenler / Elif Demir
Comments are closed