İlim nurumuzdur. Kütüphane ümmetiyiz. Kitap almak için evlerini satmışların, çeyizlerinde kitap götürmüşlerin torunlarıyız. Oğlu hadis okusun diye sabah vakti yollara dökülen Ahmed bin Hanbel’in annesiyle aynı ümmetteniz. Kandilleri kitap okumak için yananların, yazdığı eserlerin kalem çöpleriyle vefat edince yıkanacağı suyun ısıtılmasını vasiyet etmişlerin yoldaşlarıyız.
Seviyoruz, ilmi, ilmiyle amil olan âlimleri. “Ya âlim ol, ya öğrenen ya da onları dinleyen. Dördüncüsü olma helak olursun.” diyen Resûl’ün peşinden gidiyoruz. İlme adanmış gözler, ilme adanmış yürekler bekliyor Ümmet’imiz. Susuzluğu gidermek, yeniden dirilmek, toprağa hayat vermek. Tekrar mescitlerdeki beş bin kişilik hadis halkalarına katılmak için. Tekrar Endülüs’teki günlerimizi yaşamak için. Tekrar İstanbul’un asıl fethini gerçekleştiren mollaları yetiştirmek için…
İlim ve âlim Ümmeti Muhammed’in en büyük değerlerindendir. Çünkü ilim ilk emir olarak karşımıza çıkmakta , âlim ise Allah’tan en çok korkan olarak Rabb’imiz tarafından övülmektedir . Ümmeti Muhammed’in geçmiş asırları incelendiğinde ise ilim algısı bir derya olarak karşımıza çıkmaktadır.
İlim ve kadın başlığı bir arada incelendiğinde ise iki kanunu perçinlemek gerekmektedir:
1. Ümmeti Muhammed İlim Ümmetidir!
Rabb’imiz ve Resûlü bir fiili değerli gördükten sonra mü’minin hayatında başka bir değer kalmamaktadır. İlim, Ümmeti Muhammed için cihaddır, Allah ile olan bağımızdır, enerji kaynağımızdır. Biz, yorulduğunda bir kitabı kapatıp başka bir kitap açan bir ümmetiz.
Ümmeti Muhammed, ilim ümmetidir. İlmin bir cüzü için can, mal feda etmeye razıdır. Bu Ümmet, ilimden hiçbir şey öğrenemese de ilim aşkıyla her zaman yanar. Ümmet’in içinden kimileri ilmin okyanuslarına dalar, kimi bir cüzünü alır kimi de sadece o sevdayı yüreğinde taşır.
2. Kadın Mukaddes Yükün Hamalıdır!
İslam, insana inmiş bir dindir. İnsanın olduğu yerde İslam’dan söz edilebilir. İnsanlığın da yarısı erkeklerden yarısı kadınlardan oluşmaktadır. Dolayısıyla insanlığın yükünün yarısını erkek yarısını kadınlar yüklenmiştir. İslam da insana inmiş bir din olduğuna göre İslam’ın emirleri konusunda da Rabb’imiz ve Resûlü ayrıntı getirmediği sürece kadın ve erkek aynı sorumluluğa sahiptir.
İlim, mirastır. Bu miras bize Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemden kalmıştır. Bu mirası kadınıyla erkeğiyle yüklenmek zorundayız. İlim bizim hamallığını Ümmet olarak yüklendiğimiz mukaddes yükümüzdür.
İlk emir: اقْرَأْ : OKU:
İlim, Rabb’imizin ilk emridir. Bu emre de Ümmet olarak boyun eğmek zorundayız. Biz, çocuğuyla, kadınıyla, erkeğiyle bu emre itaat ettik. Suyuti’nin kalbine on yaşında, İzz bin Abdisselam’ın kalbine yirmi iki yaşında, Ünse’nin kalbine de filanca yaşta düştü bu ilim sevdası. Ama düştü! Aç kalmayı ilimsiz kalmaya tercih edip döküldüler yollara.
Çünkü emir kesindi ilim almak ve öğretmek için bir grup cihada çıkanlar arasında bile bulunacaktı.
Kadın bu emirden beri kılınmadı. Bilakis Efendimiz sallallahu aleyhi ve selleme gelip: “haftanın bir günü de bize ders anlatsan ya Resûlullah” diyen kadınlara Efendimiz yanlış bir istekte bulunduklarını söylememiş bilakis onlar için bir gün ayarlamış ve isteklerini yerine getirmiştir.
Kadın ve ilim başlığı en az erkek ve ilim başlığı kadar Ümmet’imiz için realitedir. Elbette kadının ilim alması konusu beraberinde belli meseleleri getirmektedir. Kadın -cihad görenler müstesna- ilim için yolculuğa çıkacağında karşısına mahremiyle yolculuk yapması gibi bir başlık çıkacaktır. Erkek hocadan ders alacağında bu ortamın Şeriat’ımıza göre oluşmuş bir ortam olması gerekecektir. Bu noktada bayanın erkek hocadan ders alması ve bunun sınırlarının nasıl olması gerektiği konusuna temas etmemiz uygun olacaktır.
İlimleri farzı ayn olanlar ve olmayanlar olarak ikiye ayırabiliriz. Farzı ayn durumundaki bir ilmi öğrenmede zaruretler devreye girebilir. Zaruret durumunda da normal durumlarda caiz olmayanlar caiz olabilir. Fakat ikinci bir durum yani farzı ayn olmayıp mübah sınırları içinde olan ilimlerin -ki günümüzde bu daha yoğunluktadır- alınmasında belli şartlar bulunmakla beraber bir erkeğin bir kadından ilim öğrenmesi mümkündür. Fakat ilim tahsili beraberinde halvet, temas ve belli fitne oluşturacak durumları getirmemelidir. Çünkü bir erkekle bir kadının bir arada bulunma şartları bir düğün ortamı için de bir ders halkası için de geçerlidir.
Hülasa bir bayan erkek hocadan ders alabilir. Yeter ki bu mübarek amel beraberinde fitneye düşürmeyi getirmesin.
Bütün bu zorluklara, -duruma göre de- engellere rağmen ilmi ziyneti, çeyizi, nikâhı bilmiş kadınlar Ümmet’in yüzakı olmuşlardır.
İşte elinin hamuruyla(!) ilim okyanusuna dalmış, kadın neslinin yüzakları!
İlk emre itaat eden ilk kadın: Mü’minlerin Annesi Âişe
Temizliği Kur’an’la sabit olan kadın.
İnsanlar içinde Resûlullah’ın en çok sevdiği.
Boşanma hükümlerine dair bilgisi ümmetin kadınları arasında en derin olandır.
Rivayet ettiği hadis sayısı 2210’a ulaşmaktadır.
Ashabın hocası, Ümmet’in hocasıydı. Kur’an, hadis, fıkıh, feraiz, helal-haram konularında ve tıp, şiir-edebiyat, Arap tarihinde sahabenin en büyük âlimi olarak kabul edilir.
Zekâsına ve Peygamber’e olan yakınlığına duydukları hayranlıktan dolayı ashap bilmediklerini ondan sorarlardı.
Âişe’nin Torunları: Âişe’nin Yarış Arkadaşları
1. Hafsa binti Gıyas:
Hicri 117’de doğdu. Yahya bin Said’in “Kufe’de hadis ashabından benzerini görmedim” dediği üç isimden biridir.
2. Âişe binti Muhammed bin Abdilhadi: Hicri 8. ve 9. asırlar arasında yaşamıştır. Muhaddisedir. Sahihi Buhari ve Sahihi Müslim’den icazetlidir. İbn Hacer’in çocuklarından bazılarına icazet vermiştir.
3. Âişe binti İbrahim el-Ba’lebekke: Hicri 8. ve 9. asırlar arasında yaşamıştır. Muhaddisedir.
4. Âişe binti İbrahim es-Sıddık: Hicri 7. ve 8. asırlar arasında yaşamıştır. Muhaddise, karie ve Kur’an hafızıdır.
5. Fatıma binti Muhammed: Tam olarak doğumu ve vefatı bilinmemektedir. Âlime, fazilet sahibi ve fakihedir.
6. Hafsa binti Sirin: Hicri 2. asırda yaşamıştır. Tabiinin büyüklerinden ve en değerlilerindendir. İbadeti, fıkıh bilgisi, Kur’an ve hadis okumasıyla meşhurdur.
7. Zeynep binti Süleyman el-İsirdi: Hicri 8. asırda yaşamıştır. Muhaddisedir.
8. Zeynep binti Fatıma binti Abbas el-Bağdadi: Hicri 7. asırda yaşamıştır. Fakihedir, fazilet sahibidir, zahid ve abiddir.
Ömer Rıda Kehhale‘nin “Alamu’n Nisa” isimli eserinde “Ayın Babı”nda zikredilen Âişe isimli âlimlerin sayısı 130’u geçmektedir. İbn Hacer rahmetullahi aleyh 1543 kadın muhaddisten söz etmektedir.
Suyutî rahmetullahi aleyhin icazet aldığı bayan hocaları 50’den fazladır. İbn Hacer gibi bir muhaddisi yetiştiren kadronun en önemli iki noktasında da bayanlar durmaktadır. Buhari de Ümmet’in yüzakı olmak için yürüdüğü bir yolda pek çok bayan hocadan icazet almıştır. Aynı şekilde Buhari’nin icazetini veren ve bu konuda meşhur olmuş da yüzlerce bayan muhaddis bulunmaktadır. Kerime binti el-Merzeviyye, Fatıma ibni Abbas el-Bağdadiyye, Şehde binti el-İberî bayan muhaddise örneklerindendir.
Ümmetimiz ilim ümmetidir. Kadınıyla erkeğiyle kütüphanelerin çocuklarıyız. Sevdamız budur, bu sevda da mezara kadardır.
Büira Kızılgöz/ ElifElif “Ailede İlim Özel” Bahar Sayısı (2015-1436)
Elifelif İrt: (0212) 417 7775 – (0212) 418 32 54
Comments are closed